10. Hukuk Dairesi 2020/8249 E. , 2021/1367 K.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 1. İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir,
2-Vefat eden sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı almakta olan davalının, boşanmış olduğu eşiyle birlikte yaşamış olduğundan bahisle Ekim 2008-Ocak 2016 tarihleri arasında almış olduğu yersiz aylıkların tahsili amacıyla davacı Kurum tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihinde yürürlükte olan 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, asıl alacak niteliğindeki yersiz ödenen ve icra takibine konu yapılan aylığın, takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, davacı alacaklı Kurum yararına, davalının icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece bu hususta karar verilmemesi usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. numaralı bendinin tamamen silinerek yerine, “1-Davanın kabulü ile, davalının ... 1. İcra Dairesi"nin 2016/4856 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihi dikkate alınarak, hükmolunan tutar üzerinden %20 oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı Kuruma verilmesine,” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 09/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.