12. Ceza Dairesi 2020/682 E. , 2020/4510 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hâkimliği
Taksirle yaralama suçundan şüpheli ... hakkında yürütülen soruşturma evresi sonunda, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 25/09/2019 tarihli ve 2019/64536 soruşturma, 2019/38946 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair mercii Gaziantep 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/10/2019 tarihli ve 2019/5111 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu nazara alındığında; somut olayda, olay günü ve saatinde şüphelinin sevk ve idaresindeki araç ile iki yönlü bölünmüş yol şeklindeki devlet karayolunda havalimanı istikametine doğru seyir halinde iken, karşıdan karşıya geçmekte olan mağdura çarpması sonucu meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle yapılan soruşturma neticesinde, trafik kaza raporunda mağdurun trafik kurallarına göre yasak yerden karşıya geçmeye çalıştığından tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 03/10/2017 tarihli ve 2016/1913 esas, 2017/7003 karar sayılı ilamında “Sanığın idaresindeki otomobil ile olay günü saat 08:10 sıralarında, meskun mahal, tek yönlü ve üç şeritli yolun sol şeridinde seyir halinde iken, sağ taraftan kaplamaya giren yayaya sol şeritte, 9.2 metre fren izi ile çarptığı ve yayayı 4 metre ileriye orta şeride attığı, aracın 10 metre ileride sol şeritte durduğu ve yayanın bitkisel hayata girecek şekilde yaralandığı olayda; mahkemece her ne kadar kaza tespit tutanağı ve keşfe binaen alınan bilirkişi raporuna dayanılarak sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığın aşamalardaki ifadelerinde sağda kaldırım üzerinde bekleyen yayaları gördüğü, korna ve sellektör ile uyardığı ve yaralanan yayanın birden önüne çıktığı ifadeleri de değerlendirilerek, sanığın olayda kusurlu olup olmadığının belirlenmesi bakımından dosyanın Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek tarafların kusur oranına ilişkin rapor aldırılıp tüm deliller değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayini ve tespiti gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,” şeklinde belirtildiği üzere, keşif yapılarak olay yerinin özellikleri tespit edildikten sonra, dosyanın Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek tarafların durumuna ilişkin rapor aldırılıp tüm deliller değerlendirildikten sonra şüphelinin hukukî durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz trafik kaza raporuna itibar edilerek yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 06/02/2020 gün ve 94660652-105-27-20718-2019-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2020 tarih ve 2019/19423 sayılı ihbarnamesiyle mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suç tarihinde şüphelinin, idaresindeki otomobil ile gündüzün şehir içindeki yol platform genişliği 20 metre yol olan bölünmüş çift şeritli yolun sol şeridinden seyri sırasında kaza mahalli olan köprü üstüne geldiğinde sağından soluna doğru karşıdan karşıya geçmek üzere kaplamaya giren yolun büyük kısmını geçmiş yayaya aracının ön kısmıyla çarpması sonucu müşteki yayanın bacağında açık kırık olacak şekilde yaralandığı olayda; trafik kaza tespit tutanağına göre yalnızca yayanın kusurlu olduğunun tespit edilmesi üzerine sanık hakkında kovuşturulmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, hukuk mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda şüpheliye de köprü üstlerine yaklaşırken hızını azaltmadığından bahisle kusur izafe edildiği de gözetilerek, olay yeri korkisinde yol kenarında korkuluk bulunduğu çizilmiş olmasına rağmen kaza tespit tutanağında oto korkuluğu bulunmadığının işaretlenmiş olması da dikkate alınarak bu tereddüt giderildikten sonra maddi olayın ve kusur durumunun şüpheye yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilip rapor tanzim edilmesinin istenmesinin ardından delillerin etraflıca değerlendirilip ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsiz görüldüğünden,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Gaziantep 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/10/2019 tarihli ve 2019/5111 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.