15. Ceza Dairesi 2018/8974 E. , 2019/214 K.
"İçtihat Metni" Dairemizin 25.10.2018 tarih ve 2015/14350 E. 2018/7202 K. sayılı "bozma ilamı" kapsamına göre değişen suç vasfına göre "dolandırıcılık" suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı TCK"nın 157/1, 62, 52/2, 58, 63 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30.09.2014 tarih ve 2014/2 E; 2014/308 K sayılı kararına karşı sanık müdafiinin temyizi üzerine "bozma" talebiyle dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22.09.2015 tarih ve 2014/381109 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmiş, 25.10.2018 tarih ve 2015/14350 E. 2018/7202 K. sayılı ilamı ile yukarıda anılan hükmün "bozulmasına" karar verilmiş olmakla;
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK.nın 308.maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine Dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın, olay günü yolda eşi ile birlikte gördüğü katılana yaklaşarak "Anneannem öldü, fitresini dağıtıyoruz, anneannem için hayır yapacağız, tanıdığınız ihtiyacı olan fakir insan varsa ben onlara para yardımında bulunacağım, para veriyim dağıtın" dedikten sonra katılanın eşine 200 TL para verdiği, sanığın “ 5.000 TL yardım yapacağım, gelin onu da vereyim, yalnız teyze gelsin.” diyerek katılanla birlikte bir binaya girdikleri, burada açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şüpheli uzun boylu bir şahsın katılana 5.000 TL verdiği, bu şahsın ikinci bir binada söz konusu parayı geri aldıktan sonra sanığın, katılana üçüncü başka bir binada mevlüt olduğunu söyleyip birlikte binanın üçüncü katına çıktıktan sonra “Bileziğini ver okutacağım, öyle parayı vereyim.” demesi üzerine katılanın “Bileziğimle ne işin var.” demesine karşılık, sanığın bir anda katılanın eline deterjan dökmek suretiyle katılanın kolundan çıkardığı iki adet bileziği zorla alıp olay yerinden kaçtığı, bu suretle nitelikli yağma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın suça konu bileziklerin katılanın bileğinden çıkmasındaki güçlük nedeniyle kayganlaştırıcı etkiye sahip deterjan kullanmak suretiyle bilezikleri çıkarması ve hileli söz ve davranışlarla aldatılan katılanın ise, bu esnada suça konu bileziklerin alınmasına karşı koymayıp, söz konusu bilezikler fiili hakimiyetinden çıktıktan sonra dolandırıldığını anlamış olması karşısında; sanığın katılana karşı eylemleri sırasında cebir kullandığına dair somut delil bulunmadığı da dikkate alınarak, sanığın dini inanç ve duyguları istismar ederek, hileli söz ve davranışlarla katılanı bilezikleri kendisine vermesi konusunda ikna edip haksız menfaat temin etmek şeklinde sübut bulan eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2018 tarihli itiraz dilekçesinde ileri sürülen sanığın eyleminin TCK’nın 149/1-c maddesinde düzenlenen nitelikli yağma suçunu oluşturduğuna yönelik düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 25.10.2018 tarih ve 2015/14350 E. 2018/7202 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 31/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy:
28/10/2018 tarihli karşı oyumuzda belirtildiği üzere;
Katılanın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki istikrarlı beyanı, iddianamedeki suçun vasıflandırılması, mahkemenin ve sayın çoğunluğun olayın oluş şekline ilişkin kabulü dikkate alındığında, sanığın, katılanın kolundaki iki adet bileziği çıkartmaya çalıştığı, zorlamasına rağmen çıkartamadığını, kendisinin bileziklerin çıkmayacağını söylemesi üzerine bu kez sanığın, eline bulaşık deterjanı dökmek suretiyle bilezikleri aldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Eylemin sübutuna ve oluşa yönelik, Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında ve Dairemizin bozma ilamında belirtilen kabulü de bu yöndedir.
Somut olayda; her ne kadar sanığın bilezikleri ele geçirmeden önce dini duyguları istismar edecek nitelikte bir kısım hileli söz ve davranışlar sergilemiş ise de, bu hususta başarılı olamamış, henüz mağdurun eşya üzerindeki fiili hakimiyeti kaybolmamıştır. Bu şekildeki eylemi ile eşyayı ele geçiremeyen sanık, bu kez zilyetliğin devrini zor kullanmak suretiyle sağlamıştır. Böylelikle mağdurun bilezikleri yağmanın unsuru olan cebir ve şiddet kullanılmak suretiyle rızası dışında elinden çıkmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında; sanığın, katılanın kolundaki iki adet bileziği çıkartmaya çalışması, zorlamasına rağmen çıkartamaması üzerine katılanın eline bulaşık deterjanı dökmek suretiyle bilezikleri alması şeklinde sübut bulan eyleminin, bir bütün olarak TCK"nın 149. maddesinde belirtilen yağma suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı haklı ve isabetli olup, itirazın kabulü gerekirken sayın çoğunluğun, itirazın reddi yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum.