17. Ceza Dairesi 2019/10178 E. , 2019/13706 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ: Karşılıksız Yararlanma
Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ... hakkında İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/231 Esas sırasında kayıtlı dosya ile devam eden yargılama sırasında görevli hakimin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 23/2. maddesi uyarınca davadan çekinmesini müteakip, yeni hâkim görevlendirilmesine dair İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/02/2015 tarihli ve 2015/126 D. iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 09/08/2019 gün ve 94660652-105-34-5378-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/08/2019 gün ve 2019/84228 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın İstem yazısında;
5271 sayılı Kanun"un 23/2. maddesinde yer alan "Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz." şeklindeki düzenleme ile, aynı Kanun"un 163/1. maddesindeki "Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir." şeklindeki düzenleme ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 11. maddesindeki "Ceza Muhakemesi Kanununun 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası, Kanunun 163 üncü maddesi hükmü dışındaki hallerde uygulanmaz." şeklindeki düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde, İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Mustafa Tok"un 2013/231 esas sayılı dava dosyasında soruşturma evresinin başlamasına yol açan ihbarı yapan kişi olduğu anlaşılmış ise de, adı geçen hâkimin 5271 sayılı Kanun"un 163. maddesi kapsamında soruşturmayı yürüten hâkim olmadığı gözetilmeden talebin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
Hakimin çekilmesi haline ilişkin mevzuat kapsamındaki düzenlemeler:
1- CMK’nun 23. madde hangi hallerde hakimin davadan çekileceğini sınırlı sayıda saymış ve kabul etmiştir. CMK’nun 23/2. maddesinde yer alan "Aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim, kovuşturma evresinde görev yapamaz." şeklindeki düzenleme,
2- CMK’nun 163/1. maddesindeki "Suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, Cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla Cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa, sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir." şeklindeki düzenleme,
3- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 11. maddesindeki "Ceza Muhakemesi Kanununun 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası, Kanunun 163 üncü maddesi hükmü dışındaki hallerde uygulanmaz." şeklindeki düzenleme,
4- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi; Hakimin önceden soruşturmasını veya bir soruşturma işlemini yaptığı davadaki usul işlemlerine katılmasını hukuka aykırılık saymıştır. Soruşturma sırasında sorgu işlemi yapan hakim yargılamadan çekilmez, yaptığı faaliyetin veya kararın içeriği önemlidir.
Tüm bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde soruşturma aşamasındaki usuli işlemleri yerine getiren hakimin kovuşturma aşamasında görev alamayacağının kabulü gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda:
İSKİ Genel Müdürlüğü görevlilerince ... isimli şahıs hakkında “Sayaçsız direk bağlı kullanım.” şeklinde 19.01.2013 tarih ve 14975 sayılı tutanak düzenlendiği, bu tutanağa istinaden sanık hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25.03.2013 tarih ve 2013/6287 iddianame numaralı iddianame düzenlendiği ve İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/231 Esas sırasında kayıtlı dosya ile devam eden yargılama sırasında mahkeme tarafından 10.07.2013 tarihinde keşfe gidildiği, suça konu olay yerinde sanık tarafından sayaçsız olarak su kullanıldığının tespit edildiği, bu tespit üzerine mahkeme tarafından sanık hakkında 12.08.2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından da 29.08.2013 tarih ve 2013/22278 iddianame numaralı iddianame düzenlendiği ve İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/600 Esas sırasında kayıtlı dosya iddianamenin kabulüne karar verilerek yargılamanın başladığı, ancak 06.02.2014 tarih 2013/651 Esas ve 2014/92 Karar numaralı karar ile İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli ve yetkili Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, yapılan tevzi işlemi üzerine dosyanın İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/220 Esas sırasına kaydının yapıldığı ve 13.11.2014 tarih 2014/220 Esas 2014/403 Karar sayılı karar ile sanık hakkında İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/231 Esas sırasındaki dosya ile hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verildiği, İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından da 25.03.2015 tarihli 10.celsede ara karar ile davadan çekinilmesine karar verildiği, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.02.2015 tarih ve 2015/126 D. İş sayılı kararı ile çekilme talebinin kabulüne ve İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevlendirilmesine karar verildiği, İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2013/231 Esas sayılı dosya ile 19.01.2013 tarihli eylem nedeni ile yargılamanın devam ettiği ve görevli hakimin değiştiği, mahkemenin 14.03.2019 tarihli 23. celsede ara karar ile çekilme kararının hukuka aykırı olduğundan bahisle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.02.2015 tarih ve 2015/126 D. İş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulması ihbarında bulunulduğu, yapılan inceleme sonucu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21/03/2019 tarihli yazılarına istinaden de Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/03/2019 tarihli talepleri üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23/08/2019 tarihinde Kanun Yararına Bozma talebinde bulunulduğu,
Anlaşılmıştır.
İstanbul 20. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi ... 2013/231 Esas sayılı dava dosyasında 10.07.2013 tarihli eylem nedeni ile soruşturma evresinin başlamasını sağlamış olması ve 10.07.2013 tarihli keşif sırasında kaçak kullanıma ilişkin hakimin görgüsüne dayanan tutanak düzenlenmiş olması ve bu şekilde hakimin aynı zamanda olaya tanık olduğunun anlaşılması karşısında; çekilme kararının hukuka uygun olduğu kabul edilmekle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20.02.2015 tarih ve 2015/126 D. İş sayılı karar ile çekilme talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda belirtilen nedenlerle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.02.2015 tarih ve 2015/126 D. İş sayılı kararında kanun yararına bozmayı gerektirir hukuka aykırılık nedeni bulunmadığı anlaşılmakla,
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23/08/2019 tarih ve 2019/84228 sayılı ihbarname içeriğindeki talep yerinde görülmediğinden kanun yararına bozma isteminin (REDDİNE),
Dosyanın mahal mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.