20. Hukuk Dairesi 2016/9544 E. , 2018/5888 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 17/11/2011 günlü dava dilekçesinde;.............1930 tarih ve iş no 2 fiş no 24 cilt no 16 sayılı 3.077 dönüm tapulu mülkün kök muris .......ait olduğunu, tapu kaydının tüm gitti ve geldi kayıtları incelendiğinde son malikin kök muris olduğunun görüleceğini, tapulu bu mülkün 2.150 dönümünün, 4785 sayılı Kanun ile orman olarak devletleştirildiğini, 927 dönümün ise kamulaştırma dışı kaldığını, kamulaştırma dışında kalan arazinin bir kısmının 209, 239, 2525, 2526 parsel sayısıyla revizyon gördüğünü, dava konusu yapılan 19048,11 m2 ve 12138,57 m2 miktarlı tarlaların ise revizyon görmediğini, kök murise ait olan tapulu mülkün sınırları içinde ve fakat orman sınırları dışında kalan tarlanın müvekkillerinin zilyet ve tasarrufu altında olduğunu, ............ mevkiinde kain olup kök muristen intikal eden tapulu mülkün içinde ancak devletleştirilen orman dışında kalan tarlaların fazlası ve diğer tüm hakları saklı tutularak muris ........ mirasçıları müvekkilleri adlarına miras payları oranında tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu yerin kısmen 1. kısmen de 2. derece doğal sit alanında kalıp bu şekilde tescilinin mümkün bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayanılarak açılan tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosu ile 1982 tarihinde yapılan aplikasyon işlemi bulunmaktadır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; dosya içerinde sureti yer alan ........2012/547 Esas sayılı dosyasında dava dışı Hatice .........ve ........ tarafından Hazine ve Orman Yönetimi aleyhine açılan davada eldeki dosyada dayanılan ........) 1930 tarih 2 numaralı tapu kaydına dayanılarak 02.07.2009 tarihli dava dilekçesiyle; 2526 parsel sayılı taşınmazın kadastro mahkemesinin 1997/36-2000/39 E.K. sayılı kararıyla davacılar adına tescil edildiğini, ..........bu kararı gereğince kesinleşmiş kararın ilişiğinde bulanan ve bilirkişi raporları ekindeki krokide ........sınırları içinde gösterilen (B), (C) ve (D) harfi ile gösterilen kısımların davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamında kaldığını, ormanla ilişkisinin bulunmadığını, bu kısımlara yönelik kadastro tutanağı düzenlenmediğini bildirerek bu kısımların hisseleri oranında davacılar adına tapuya tescili istemiyle dava açtığı, mahkemece verilen 12/10/2010 günlü kabul kararının Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 23.01.2012 gün 2011/412-406 E.K. sayılı kararı ile bozulduğu, bozma sonrasında verilen red kararının ise........yapılan sorgulamada Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 16/06/2015 gün 2015/7788 – 5877 E.K. sayılı kararı ile bozulduğu görülmüştür.
...........
Yukarıda verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere, bilirkişi raporları ekindeki krokilerde eldeki dosyada dava konusu taşınmazlar gibi.......sınırları içinde gösterilen ve davacı yanın dayanağı....... ..... tarih 2 numaralı tapu kaydına dayanılarak tescil talepli olarak açılan yargılama bulunduğu, aynı bölgede bulunan taşınmazlar hakkında kararlar verildiği, bir kısmının temyiz incelemesinden geçtiği anlaşılmıştır.
Eldeki dosya kapsamında mahkemece yapılan keşif ve yargılama esnasında ise bahsi geçen dava dosyaları ve alınan bilirkişi raporları nazara alınmadığı gibi bilirkişi raporları ekindeki krokilerde eldeki dosyada dava konusu taşınmazlar gibi .........çinde gösterilen taşınmazlara ilişkin aynı tapu kaydına dayanılarak açılmış başkaca dava olup olmadığı araştırılarak bunlara ilişkin dava dosyalarının getirtilerek değerlendirilmesi ve dosya kapsamına göre birleştirme hususunun değerlendirmesi gerekirken mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma da yapılmamıştır.
Bunun yanı sıra,....... 2012/547 Esas sayılı dosyasına ilişkin Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 16/06/2015 gün 2015/7788 – 5877 E.K. sayılı kararı incelendiğinde yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosu Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.10.1942 gün ve 1941/414-576 E.K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 6831 sayılı Kanuna göre 1978 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında ise bu iptal kararı ve........ sınırlarının belli olmaması ve 4785 sayılı Kanun ile Devletleştirilen bölümlerin belirlenmesi ve sınırlandırılması çalışması yapıldığı ve bu çalışma sonucunda Devlet ormanlarına ilişkin orman kadastro haritasının oluştuğunun belirlendiği görülmüştür. Mahkemece, yöredeki çalışmalara ilişkin evraklar ve iptal kararları eksiksiz olarak dosyaya getirtilmediğinden bahsi geçen hususlar dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu haliyle mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli görülmemiştir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, mahkemece öncelikle aynı tapu kaydına dayanılarak açılan dava dosyalarının HUMK’nın 166. maddesi gereğince birleştirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği değerlendirilerek mahkemece .......sayılı dosyasının aşaması belirlenmeli, aynı tapu kaydına dayanılarak açılmış derdest dava olup olmadığı araştırılarak eğer var ise dava dosyaları ile temyize konu iş bu dosya arasında hukukî ve fiilî yönden irtibat bulunması nedeniyle bu dosyaların HMK’nın 166. maddesi gereğince birleştirilmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmeli, dava açılmış ve kesinleşmiş ise bu dava dosyaları getirtilmeli, yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının özellikle orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği, asliye hukuk mahkemesinin 05.10.1942 gün ve 1941/414-576 E.K. sayılı kararı temin edilmeli sonrasında önceki bilirkişiler dışında halen........ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, dayanılan tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren ............... maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan orman kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak 1978 yılında 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu uyarınca uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu,
.......
aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, taşınmazların dayanılan tapu kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, dayanılan tapu kaydının hukukî değerini koruyup korumadığı da tartışılmalıdır.
Şayet tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde ise, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve dava tarihinden 15-20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliği, konumu ve kullanım durumu belirlenmeli, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, ........sayılı dosyası ile aynı tapu kaydına dayanılarak yörede benzer mahiyette görülmekte olan başkaca dava dosyaları yapılan keşif ve yargılama esnasında nazara alınarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/09/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.