
Esas No: 2015/32048
Karar No: 2017/9890
Karar Tarihi: 20.10.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/32048 Esas 2017/9890 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ..."in vekili sıfatıyla diğer davalı babası ... aleyhine ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/371 E. sayılı dosyası ile dava açtığını, davanın alacak davası, dava değerinin ise 300.000,00-TL olduğunu, davalı ..."in herhangi bir bilgi ve onayı olmadan diğer davalı ile anlaşarak davadan vazgeçtiğini, ayrıca kendisine vekalet ücreti ödememek için vekaletten haksız yere azlettiğini ileri sürerek 52.450,00-TL vekalet ücreti alacağının yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 9.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.Somut uyuşmazlıkta, kısa kararda; ‘’davalı ... yönünden davanın kısmen kabulü ile 9.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,’’ karar verilmiş olmasına rağmen; gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; ‘’davalı ... hakkındaki davanın 30.000,00-TL üzerinden kabulünün gerektiği ancak kısa kararda maddi hatadan kaynaklı 9.000,00 TL olarak yazılmış bulunduğundan gerekçeli kararın kısa karara uygun şekilde yazılması zorunluluğu nedeniyle davanın 9.000,00-TL üzerinden kabulüne karar verilmiştir’’ denilmekle, bu husunun yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek kısa karar ile gerekçeli kararın gerekçe kısmı arasında aykırılık oluşturduğu anlaşılmakla HMK" nun 297/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.