23. Hukuk Dairesi 2015/7038 E. , 2016/5141 K.
"İçtihat Metni"...
KAYYIM : ...
Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin borca batık olduğunu ancak iyileştirme projelerinin bulunduğunu, erteleme kararı verilmesi halinde düze çıkacaklarını ileri sürerek iflasın ertelenmesini istemiştir.
Bir kısım müdahiller, davacının iflasını istemişlerdir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin 31.12.2013 tarihli kaydi finansal tablolarına göre (-) 117.276,36 TL, oluşturulan ticari finansal tablolarına göre ise (-) 1.021.808,75 TL borca batık olduğu; şirketin 2012 yılı net satışlarında, 2011 yılına göre 4,3 kat ; 2013 yılı net satılarında 2011 yılına göre 12,6 kat azalma olduğu, bu durumun şirketin faaliyetlerini azaltığı anlamını taşıdığı, iyileştirme projesinde sunulan hedeflerden sadece alacak tahsili yapılarak borç ödeme kriterinin sağlandığı, iyileştirme projesinde öngörülen diğer hedeflerin gerçekleşmediği gerekçesi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.
İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan; somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur (İİK.m.179). İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir. Mahkeme, borca batıklığı, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, grektiğinde keşif yapılıp rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir.
.../...
S.2
Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olayda, sadece davacı tarafça sunulan kaydi değerler dikkate alınarak davacının borca batıklığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu durumda Mahkemece, yukarıdaki bilgiler ışığında güncel rayiç değer tespiti yaptırılarak şirketin borca batık olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, kaydi değerlere göre hazırlanmış bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.