Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3283
Karar No: 2018/4629

Tasarlayarak öldürme - Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2018/3283 Esas 2018/4629 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2018/3283 E.  ,  2018/4629 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Tasarlayarak öldürme
    HÜKÜM : 1- Sanık ..."ın ..."ı tasarlayarak öldürmek suçundan TCK"nin 82/1-a, 29, 62/1, 53/1-2-3, 63, 54. maddeleri uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası,
    2- Suça sürüklenen çocuk ..."ın ..."ı tasarlayarak öldürmek suçundan TCK"nin 82/1-a, 29, 31/3-son, 62/1, 63, 54. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası,
    3- Sanık ..."ın kasten adam öldürmeye azmettirme suçunu işlediği iddiasıyla cezalandırılması için mahkememize kamu davası açılmışsa da sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin bir kanaate varmak münkün olmadığından sanığın CMK"nin 223/2-e maddesi uyarınca beraati.


    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...’in maktul ...’i tasarlayarak kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, sanık ... hakkında maktul ...’i tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme suçundan elde edilen delillerin 5271 sayılı CMK"nin 223/2-e maddesi uyarınca mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna vesaireye, sanık ... müdafiinin sanığın beraat etmesi gerektiğine, haksız tahrik nedeniyle yapılan indirimin az olduğuna vesaireye, katılan ... ve Cumhuriyet savcısının... hakkında verilen beraat kararının hatalı olduğuna vesaireye, katılan ...vekilinin, beraat kararının hatalı olduğuna, haksız tahrik indiriminin olmaması gerektiğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, sanık ... açısından re’sen de temyize tabi, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA, 13/11/2018 gününde, üye ..."in “sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ... haklarında TCK"nin 82/1-k maddesinde düzenlenen töre saikinin uygulanması gerektiği, haksız tahrik hükümlerinin ise uygulanmaması gerektiği” şeklindeki karşı oyu ve oy çokluğuyla, diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.
    KARŞI OY:
    Kardeş olan sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ..."ın dosya kapsamına göre birlikte hareket ile maktul ..."ı tasarlayarak kasten öldürdüklerine ilişkin sübuta yönelik tespitte heyetimiz ile herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamakla birlikte, sanıkların eylemlerini hangi olay yada olayların etkisi altında ve hangi kast ile gerçekleştirdiklerine yönelik sayın çoğunluk görüşünden farklı düşündüğüm için olayda 5237 sayılı Yasanın 29. maddesinin uygulanmaması ve dolayısı ile eylemin 5237 sayılı Yasanın 82/a-k maddelerince vasıflandırılması gerektiği düşünce ve kanaati ile muhalifim.
    ŞÖYLE Kİ; sanıkların olay öncesi ve sonrası ile ilgili olarak aşamalardaki tüm beyanları dahi kendi içerisinde birbiriyle, hatta ve hatta diğer sanık beyanlarıyla dahi çelişmektedir.
    Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/27 E. 2012/224 K. ve 06/12/2012 tarihli, Dairemizin ilk bozma kararına konu kararı ile bozma kararı sonrası verilen yine Ağrı l. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/126 E. 2015/100 K. ve 06/05/2015 sayılı kararlarında bu sanıklara yönelik olayın kabul ediliş şekli ve nedeni birbirleriyle örtüşür biçimde ve net olarak aynı doğrultudadır.
    Yani, bozma öncesi Ağrı l. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karardan aynen alıntı ile “... sanıkların anneleri ve maktul arasındaki gönül ilişkisinin dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları uyarınca da rızaya dayalı olduğu, maktulün sanık ve suça sürüklenen çocuğun annesine rıza dışı zorla bir eyleminin olmadığı ve ilişkinin uzun yıllardır devam ettiği, bu durumun her ne kadar sanık ve suça sürüklenen çocuk yönünden ahlaki bir zafiyet yaratsa bile hukuk sınırları içerisinde öldürmeyi gerektirir haksız bir eylem oluşturmayacağı, ayrıca bu ilişkinin uzun yıllardır devam ettiği de göz önüne alındığında sanık ve suça sürüklenen çocuk yönünden haksız bir hareket oluşturması kabulünün hukuk düzeni ve hayatın olağan akışı ile bağdaşmayacağı, sanık ve suça sürüklenen çocuğun olayı niçin gerçekleştirdikleri hususunda açıkça bir şey anlatmadıkları, sadece 24 nolu celsede, aslında kendilerinin maktulü öldürmeyi düşünmediklerini, aralarında inceleme dışı sanık ..."ında bulunduğu kişilerin kendilerinden maktulü öldürmelerinin istediği, hatta baskı ve tehdit uyguladıklarına dair beyanlardan suç işleme kararının azmettirme sonucu oluştuğu, ....vs.” şeklinde olayın kabul şekli belirtilmiş olup,
    Dairemizce bu karar, sanıkların yaş küçüklüğü nedeniyle maktul ile annelerinin arasındaki ilişkiyi kavrayamadıkları, yaşlarının büyümesi ve çevresindeki kişilerin bu olayı anlamlandırarak maktulden bu ilişkiyi sona erdirmesini istedikleri, buna rağmen anneleri ile ilişkisini sürdüren maktule kin besledikleri, çevrenin baskısı nedeniyle şehir merkezine taşındıkları, olaydan yaklaşık 6 ay önce cezaevinden tahliye olan babalarının kısa süre içerisinde kalp krizinden vefat etmesinden sonrada maktul ile sanıkların annesi arasındaki ilişkinin devam ettiği, yaklaşık 2 ay önce annelerinin ortadan kaybolması sonrasında bu duruma da maktulün neden olduğunu düşünerek husumet besleyen sanıkların, anlatılan nedenlerle maktulü öldürdükleri gerekçesiyle leyhlerine TCK’nin 29. maddesi uyarınca makul oranda tahrik indirimi uygulanması gerekeceği belirtilerek bozma kararı verilmiştir. Ayrıca dairemizin bu kararında eleştirisel biçimde Kabule göre de; sanıklar hakkında tahrik hükmünün uygulanmamasına karşın, eylemin TCK’nin 82/1-k maddesinde düzenlenen töre saikiyle işlenip işlenmediğinin hüküm yerinde tartışılmaması vurgulanmış, bu vurgulamanın da eleştirisel biçimde yapılamayacağı, Zira, karar metni içeriğinde eylemin töre saiki ile işlendiğini anımsatır biçimde vasıflandırma yapılmakla birlikte, hüküm ile gerekçe arasında ÇELİŞKİ olacak bir biçimde TCK’nin 82/1-k maddesi ile uygulama yapılmadığı, bu durumda eleştiri değil, bozma nedeni olarak değerlendirilmesi gerekeceğinden YİNE MUHALİF KALMIŞTIM.
    Ağrı l. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Dairemizin bozma kararı sonrası yeniden yapılan yargılamada (her ne kadar dosya kapsamı ile alakası bulunmayan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05/12/2013 tarihli, 2013/3953 E. 2013/15141 K. sayılı bozma ilamı okunarak taraflardan sorulmuş ise de, bu hususun maddi bir hatadan kaynaklı olarak zabıtlara geçtiği anlaşılmış olup, ) bozma ilamına uyulmak suretiyle bu doğrultuda verilen kararda, maktul ile anneleri arasında yıllardan beri süregelen ve rızaya dayalı olan ilişkinin ve devamında olaydan yaklaşık 2 ay önce annelerinin ortadan kaybolması üzerine, bu durumu da maktulün neden olduğunu düşünerek husumet besleyen sanıkların eylemlerini maktulün haksız tahriki altında gerçekleştirdiklerinin kabulü yoluna gitmiş, taraf vekillerince temyiz edilmeleri üzerine heyetimizce bozma sonrasında yapılan inceleme üzerine, oy çokluğu ile kararın onanmasına karar verilmiştir.
    Oysa ki, olayda sanıklar lehine TCK’nin 29. maddesinin uygulanmaması gerekir. Bu yönü ile sayın çoğunluk görüşüne yine muhalif olmak durumunda kalınmıştır.
    Şöyle ki; maktul ile sanıkların anneleri arasındaki ilişkinin zora dayalı olduğu söylenemez, onların çocukluk çağından beri süregelen bir ilişki olduğu, bizzat kendi beyanlarından, hatta aynı evi paylaşan sanık ..."ın eşi tarafından dahi belirtilmektedir. Babalarının cezaevinden çıkması ile ara verilen ilişkiye, kısa bir süre sonra ölmesi neticesi devam edildiği de yine sanıkların beyanlarından anlaşılmaktadır. Yani, babalarının ölmesi sonrasında maktul ile anne ... arasındaki rızaya dayalı ilişki, sanıklarında rızasını gerektirecek bir durumu oluşturmaz. Annenin Medeni Kanunun 185. maddesi anlamındaki sadakat yükümlülüğü sadece eşine karşıdır.
    Ayrıca, Ağrı l. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından maktulün, doğrudan sanıklara haksız tahrikini oluşturacak müspet bir “Fiil” den de bahsedilmemiştir. Suça sürüklenen çocuk ..."in Mahkemede 12/09/2012 tarihli tespit olunan beyanında da isimlerini verdiği inceleme dışı bir takım kişilerin “sen namusunu temizleyeceksin, deyip beni tehdit ettiler, hatta annemi de ölümle tehdit ettiler, annemde bu tehditler nedeniyle kendi rızasıyla Ağrıdan kaçtı ve sonradan öğrendiğim kadarı ile ..."da birisi ile evlenmiş,bana sen 17 yaşındasın, fazla ceza almazsın. v.s” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu beyan dahi göstermektedir ki, Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, olayda sanıklar lehine doğrudan maktülden sanıklara yönelen haksız fiilin varlığı bulunmayıp, TCK’nin 29. maddesinin uygulanmasını gerektirecek bir durum da bulunmamaktadır. Aksine, töre gereğine uygun olmayan biçimde, maktul ile anneleri Melike"nin arasındaki rızai ilişki dolayısı ile yok olduğu düşünülen ailenin namusunun temizlenmesine yönelik bir eylem söz konusudur.
    Bu durumda sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ..."in fikir ve eylem birliği içinde “töre saiki ile tasarlamak suretiyle maktulü öldürdükleri”, dolayısı ile 5237 sayılı Yasanın 29. maddesinin belirtilen kabulde uygulanmasının hukuken mümkün olamayacağı gerekçesi ile sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi