18. Ceza Dairesi 2019/8649 E. , 2019/16369 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret, yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
A- Sanık ...’e yükletilen hakaret ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
TCK"nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz evresinde resen uygulanabileceği,
Anlaşıldığından, sanık ... ve müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
B- Sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme, sanık ... hakkında hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlerin temyizine gelince;
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- TCK"nın 265. maddesinde "görevi yaptırmamak için direnme" başlığıyla "seçenekli hareketli" ve "amaçlı bir fiil" olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında, dosyada mevcut 22/01/2013 tarihli tutanak içeriğinde sanıkların kamu görevlisine görevini yaptırmamak için gerçekleştirilen cebir veya tehdit eyleminden açıkça bahsedilmeyerek sanık ...’in direndiğinin belirtilmesi, sanık ...’nın da ekip otosunun kapısını açarak sanık ...’in kaçmasını sağlamaya çalıştığının belirtilmesi, ayrıca müştekilerin beyanlarında hakkında ayrı takibat yürütülen suça sürüklenen çocuk İsmet Ediz tarafından müşteki polis memurlarına cebir eyleminde bulunulduğunun ifade edilmesi karşısında, sanıkların somut olarak hangi eylemleri gerçekleştirdiğinin kabul edildiği ve bunların ne surette direnme suçunda aranan cebir veya tehdit unsurlarına vücut verdiği kanıtlara dayalı olarak tartışılıp gösterilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararları verilmesi,
2- Sanık ... hakkında hakaret suçundan temel cezanın belirlenmesi sırasında, teşdiden denilmesine ve sonraki bentte TCK’nın 43/2. maddesinin uygulanması sırasında 2 yıl hapis üzerinden sanığın cezasında arttırım yapılmasına karşın, birinci parağrafta 1 yıl hapis cezasına hükmolunduğunun belirtilmesi,
3- TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan yetersiz gerekçeyle temel cezalarda alt sınırdan çokça uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak sanıklar hakkında atılı suçlar yönünden fazla ceza tayin edilmesi,
4- TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve müdafii ile sanık ...’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.