11. Ceza Dairesi 2018/3502 E. , 2018/4240 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 03.04.2018 tarih ve 2018/907 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 11.04.2018 tarih ve KYB-2018/29866 sayılı ihbarname ile;
Dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Menderes Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 10/07/2017 tarihli ve 2016/3643 soruşturma, 2017/896 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İzmir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/09/2017 tarihli ve 2017/5462 değişik iş sayılı kararının "5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, somut olayda, müştekinin şüpheli ile ortak müteahhitlik yaptığı bilahare ortaklığı sonlandırdıkları, müşteki iddiasına göre, şüpheliye olan borcuna karşılık 680.000,00 Türk lirası bedelli bono senedi verdiğini, daha sonra ise şüphelinin eşi ve çocuğu üzerine 4 adet daire vererek borcunu ödediği halde, şüphelinin 680.000,00 Türk lirası bedelli senedi yırtarak kendisine verdiğini, kendisinin yırtılmış senedi bir zarfa koyup muhafaza ettiğini, ancak şüphelinin 680.000,00 Türk lirası bedelli bir senedi icraya koyması üzerine, asıl senedi değil de sahte senedi yırtıp kendisine verdiğini anladığını bildirerek şikayetçi olduğu, tanıklar... ve ...’nun jandarmada alınan ifadelerinde, şüphelinin alacağına karşılık dört tane daireyi aldığını ve karşılığında senedi verdiğini bildirdiği, bu durumda şüpheli tarafından müştekiye iade edilen bir senet olduğunun kabulü gerekeceği, oysa şüphelinin poliste verdiği ifadesinde kendisinin müştekiden 1.000.000,00 Türk lirasının üzerinde alacağı olduğunu müştekinin daireleri vermesine rağmen kalan 680.000,00 lira alacağı için senet verdiğini bildirerek, müştekiye 680.000,00 Türk lirası bedelli senet vermediğini bildirdiği, buna rağmen ortaklık yaptıkları dönemde müşteki ile aralarında 680.000,00 Türk lirası bedelli senet yapmış olabileceğini bildirmiş ise de, müştekinin elindeki senet şüphelinin imzaladığı bir senet olmayıp, müştekinin borçlu olarak imzaladığı bir senedin sözkonusu olduğu, böylece müştekinin tevil yollu ikrarda bulunması ve tanık beyanları, yırtık senet ve icra takibine konulan senet olmak üzere tüm dosya kapsamı karşısında, şüpheli hakkında atılı suçlardan kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte delil bulunduğu halde, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği gözetilerek itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre, kanun yararına bozma isteminin kapsamının TCK‘nın 158/1-d. ve 204/1. maddelerinde düzenlenen “Kamu kurum ve kuruşlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık“ ve “resmi belgede sahtecilik“ suçlarına yönelik olması karşısında; 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu"nun işbölümüne ilişkin 09.02.2018 tarih ve 2018/1 sayılı kararı ile Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesine göre kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi"ne ait olduğu anlaşıldığından, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine, 07.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.