18. Hukuk Dairesi 2014/21210 E. , 2015/6475 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, ... Kasabası, 171 ada 12 parsel sayılı taşınmazın Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı vekili Av.... ve davacı vekili Av.... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, genellikle her ürün çeşidinin bir kez münavebeye alınması gerektiği ve dava konusu taşınmazın açık tarım arazisi kabul edilen kısmı ile ilgili olarak yapılan incelemede; aynı kamulaştırma kararı kapsamında daha önce Dairemize intikal eden ve temyiz incelemesi yapılan Dairenin 2014/4285Esas-2014/9757Karar, 2014/4267Esas-2014/9754 Karar, 2014/4262Esas-2014/9753Karar (Hadim Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/294 Esas-2013/1071 Karar, 2012/309Esas-2013/1080Karar, 2012/319Esas- 2013/1109 Karar) sayılı dosyalarında dava konusu taşınmazların değerlendirilmesinde buğday, taze fasulye, patates, buğday münavebesi uygulanmak suretiyle değerlendirme yapıldığı, Dairemizce bu kararların buğday ürününün iki kez münavebeye alınmasının doğru olmadığı, buğday, taze fasulye, patates münavebesi uygulanması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu dikkate alınarak eldeki dosyada da belirtilen şekilde değerlendirme yapılması gerekirken, münavebe planı değiştirilerek buğday, domates, buğday münavebesi uygulayan ve buğdayı iki kez değerlendirmeye alan rapora göre hüküm kurulmuş olması,
Kabule göre de;
2-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.
Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için, kapama meyve bahçesi değerlendirmesinde ise kapamaya dahil edilen meyveler için ayrı ayrı dekar başına elde edilecek ortalama verimi, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.
Buna göre; gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden dosyaya getirtilen veriler dikkate alındığında dekar başına ortalama verim miktarları sırasıyla buğday için 395 kg, domates için 1500 kg. ve ceviz için 460 kg. olduğu halde bilirkişi raporunda bu verilere uyulmadan ve verilerden ayrılmayı gerektiren nedenler varsa bunlar da açıklanmadan değerlendirme yapılmış olması ve ayrıca sulu şartlarda ürünlere ait dekar başına ortalama üretim giderleri (gider kalemleri ayrı ayrı gösterilmek suretiyle) dosyaya getirtilerek bu yönden de rapordaki verilerin uygunluğunun denetlenmemiş olması,
3-Kamulaştırılan taşınmazda bulunan enkazın alınması mal sahibinden istenemez. Başka bir ifade ile taşınmaz maliki enkazı almaya zorlanamaz.Takdir komisyonu, enkazın mal sahibine ait olduğunu belirtmiş mal sahibi de buna itiraz etmemiş ve dava konusu yapmamış ise enkaz değeri tespit edilerek bu bedelin kamulaştırma bedelinden düşülmesi gerekir. Böyle bir durum yoksa enkaz, belirlenen bedelden düşülemez. Mahkemece enkazın akıbetinin araştırılması, kim tarafından alındığının saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda hiçbir inceleme yapılmadan enkaz bedelini düşen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi,
4-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir.
Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi"nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla Kamulaştırma Yasasının 27. maddesi uyarınca tespit edilen ve davalıya ödenen bedel düşüldükten sonra davalı adına bankaya yatırılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte davalıya ödenmesine karar verildiği gözetilerek bu fark bedele dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar faiz uygulanması gerekirken 30.04.2013 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması ve faizin karar tarihine kadar olduğunun belirtilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa, davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 21.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.