10. Hukuk Dairesi 2019/4015 E. , 2021/1356 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 5. İş Mahkemesi
Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile 1479 sayılı Yasa kapsamında bağlanıp da Kurumca kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine dair karar verilmiş, verilen bu kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.11.2018 günlü ve 2017/3644 E. 2018/9593 K. Sayılı ilamı ile kararın bozulmasına ilişkin karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince bozmaya uyularak, yaptığı yargılama ile davalının istinaf isteminin esastan reddine dair verilen kararın davalı Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacıya Emekli Sandığı bünyesinde çalışan ve 2007 tarihinde vefat eden eşinden dolayı dul aylığı bağlandığını, Bağ-Kur sigortalısı olan ve 1992 yılında vefat eden babasından dolayı yaptığı başvuru üzerine de kendisine 2007 Nisan ayından itibaren yetim aylığı bağlandığını, davalı Kurumun 2013/26 sayılı Genelgeye dayalı olarak babasından dolayı almakta olduğu yetim aylığını keserek kendisine ödenmiş olan 20.633,95 TL"yi geri istediğini, talep tarihinde hak edilmiş olan ölüm aylığının Genelge ile geri almasına ilişkin Kurum işleminin yasal mevzuata aykırı olduğunu belirterek "Kurumca tesis edilen işlemin iptali ve davacının borcu bulunmadığının tespitine, davacının Kurumca kesilen Bağ-Kur yetim aylığının kesilme tarihinden itibaren yeniden başlatılması gerektiğinin tespitine" karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
SGK vekili, davacı hakkında yapılan işlemlerin yasal mevzuata ve kurum genelgesine uygun olduğunu buna göre davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi, Davanın yasal dayanağı, mülga 1479 sayılı Yasanın 45/2c maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre 18 yaşını, ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını doldurmayan ve bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malül olan çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalardan dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarına, aylık bağlanacağı hususu düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının eşinin 2007 tarihinde vefat ettiği ve eşinden dolayı kendisine 5434 sayılı emekli sandığı kanunu kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, yine davacıya 1991 yılında vefat eden babasından dolayıda ayrıca Mayıs/2007 tarihi itibariyle 1479 sayılı yasa kapsamında ölüm aylığı bağlandığı ve bağlanan bu aylığın daha sonra Kurum tarafınan iptal edilerek davacı adına borç çıkarıldığı görülmektedir.
Ölüm sigortasının aylık tahsis taleplerinde, kural olarak hakkı doğuran olay ve hak sahipli sıfatının kazanıldığı tarihlerde yürürlükte olan yasal mevzuatlar dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Davacı, eşinin vefat ettiği 2007 yılı itibariyle babasından dolayı hak sahipliği sıfatını kazanmıştır. Bu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 1479 sayılı yasanın 45 maddesi gereğince babadan dolayı ölüm aylığı bağlanmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Davacıya bağlanan aylık ise kanunda belirtildiği gibi kendi çalışmasından dolayı olmayıp, eşinden dolayı bağlanmış bir aylıktır.
Bu nedenlerle, davacının babasından dolay da ölüm aylığına hak kazandığı kanaatine varılarak, davanın kabulüne karar verilip, davacının babasından dolayı ölüm aylığını kesen Kurum işlemi ile davacıya gönderilen borç tahakkuk işleminin iptaline ve kesilen aylığın yeniden bağlanması yönünde hüküm tesis edilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, 29.05.2019 tarihli kararı ile Dairemizce, Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 20.11.2018 gün ve 2017/3644 E. 2018/9593 K. sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda;
Uyuşmazlık, davacının eşinin ölümü nedeniyle 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası uyarınca aldığı ölüm aylığı yanında, 1479 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
5510 sayılı Kanun"un Geçici 1"inci maddenin 1 ve 2"nci fıkralarında yer alan düzenlemeler karşısında, somut uyuşmazlığın çözümünde uygulanması gereken yasal norm 1479 sayılı Kanun"dur.
5510 sayılı Yasa"nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ve ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Kurumlar ve sigortalılar (iştirakçiler) ayrı olduğundan her Yasa kendi sigortalıları bakımından hüküm ifade etmektedir. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamayacağından, bir sigortalının eşinden ölüm aylığı alması halinde babasından (veya annesinden) da ölüm aylığı alması olanaklıdır. Bu nedenledir ki 1479 sayılı Kanun"un 46/2. maddesi hükmü, sadece 1479 sayılı Kanun"a göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir.
Öte yandan, 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmamaktadır.
Uyulmasına karar verilen bozma ilamında ifade edildiği üzere, hak sahibinin 5434 sayılı Kanun kapsamında iştirakçi eşi yanında 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan babasından dolayı ölüm aylığı alması mümkündür.
Yukarıda yer alan maddi ve hukuki açıklamalar ışığında, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 356 ve 359"uncu maddeleri uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, davacı hakkında kurumca yapılan işlemin yasal ve hukuka uygun olduğunu bu nedenle davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini beyanla, kararın bozulmasını istemiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Bozmaya uyma veya direnme başlığı altında 373. maddesinin birinci fıkrasında ""Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun bölge adliye mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren ilk derece mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilir"" hükmü, ikinci fıkrasında ise ""Bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir."" hükmü düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, yasanın 359. Maddesinde Bölge Adliye Mahkemesince verilecek kararın unsurları belirtilmiştir. Buna göre; (1) Karar aşağıdaki hususları içerir:
a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.
ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.
d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.
f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.
ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
(3) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.
(4) Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılır.
Yukarıda belirtilen hükümlere göre bölge adliye mahkemesince davanın esasına ilişkin olarak verilen iki tür kararı Yargıtay"ın temyiz incelemesine konu olabilir. Birincisi, bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararlarıdır. Bu durumda Yargıtay"ın bozma kararı vermesi halinde dosya karar vermek üzere ilk derece mahkemesine gönderilir.
İkincisi ise, bölge adliye mahkemesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararlarıdır. Bu durumda Yargıtay"ın bozma kararı vermesi halinde dosya karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilir. Zira bozulan karar, ilk derece mahkemesi kararı değil dosyanın esasına girerek dosyanın esası hakkında yeniden verilen bölge adliye mahkemesi kararıdır. Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay’ın bozma kararına uyulması halinde bozma ilamındaki açıklamaları dikkate alarak ve HMK’nın 359. Maddesi hükümlerine göre ve 360. Maddesinde yer alan, “(1) Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.” hükmü gereğince, bozma ilamında belirtilen eksiklikler tamamlanarak işin esası hakkında ve uyuşmazlığı bitirecek şekilde bir karar verilmek üzere yargılama yapılması gerekecektir.
Eldeki dosyada ise, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile davanın esastan reddine dair kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 20.11.2018 günlü ve 2017/3644 E. 2018/9593 K. Sayılı ilamı ile kararın bozulduğu ve dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine dair karar verildiği gözetildiğinde, uyuşmazlığın esası hakkında HMK’nun 359. Maddesi hükümlerine uygun şekilde bir karar verilmesi gerekirken, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine dair yazılı şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.