21. Hukuk Dairesi 2016/4830 E. , 2017/6732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, malulen emekliliğinin tespitine, ilk emeklilik başvuru tarihinden itibaren malulen emeklilik talebinin kabulüne, emekli aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; davacının maluliyetinin ve maluliyet aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmeyen aylıkların hakediş tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının kendisine maluliyet aylığı bağlanması yönündeki talebi üzerine davalı Kurum"un davacıyı sağlık kuruluşuna sevk ettiği, gelen raporlardan sonra 16.08.2012 tarihli yazı ile davacıya; çalışma gücünün %60"ını kaybetmediğinin anlaşıldığının bildirildiği, davacının itirazı üzerine davalı Kurum Yüksek Sağlık Kurulu"nun 04.04.2012 tarihli kararında; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde davacının çalışma gücünün en az %60"ını kaybetmediğinden malul sayılamayacağının bildirildiği, söz konusu kararın 03.06.2013 tarihli yazı ile davacıya bildirildiği, davacının 04.05.2012 tarihli ikinci tahsis talebi gereğince Kurum Yüksek Sağlık Kurulu"nun 17.05.2013 tarihli kararı ile yine davacının çalışma gücünün en az %60"ını kaybetmediği ve malul sayılamaycağına karar verildiği, mahkemece dosyanın Adli Tıp Kurumu"na gönderildiği ve Adli Tıp 3. ... Kurulu"nun 20.10.2014 tarihli raporunda; 03.08.2013 Tarihli ve 28727 sayılı Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği Ek-1 listesi E-5 maddesi gereğince davacının beden çalışma gücünün %60"ını kaybettiği, malul sayılması gerektiği, maluliyet başlangıç tarihinin .... Üniversitesi ... Tıp ... Tıbbi ... Anabilim Dalı"nın 29.01.2010 tarihli sitogenetik raporu olduğununun bildirildiği, Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp 3. ... Kurulu"nun raporları arasındaki çelişki nedeni ile dosyanın Adli Tıp Genel Kurulu"na gönderildiği ve Genel Kurul"un 23.07.2015 tarihli raporunda; davacının AML hastalığı nedeni ile ( akut miyeloid lösemi ) 03.08.2013 tarihli ve 28727 sayılı Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği Ek-1 listesi E-5 maddesi gereğince AML tanısı konulması ve kök hücre nakli olması nedeniyle 29.01.2010 – 21.12.2011 tarihleri arasında beden çalışma gücünün %60"ını kaybettiğinin, malul sayılması gerektiğinin, mevcut tıbbi verilere göre bu tarihten itibaren ve halihazır durumu ile gelişen aynı yönetmelik kapsamında beden çalışma gücünün en az %60"ını kaybetmediğinin, malul sayılamayacağının bildirildiği, davacı vekili tarafından; her ne kadar Adli Tıp Genel Kurulu ile Adli Tıp 3. ... Kurulu"nun anılan kararları birbirinden farklı ise de her iki raporun da oybirliği ile alındığı ve Adli Tıp 3. ... Kurulu raporunda imzası olan uzman hekimlerin Adli Tıp Genel Kurulu"nun raporunda da imzalarının bulunduğunu, bu durumun çelişki yarattığını belirterek itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı vekilinin 24.11.2015 havale tarihli dilekçesinde bildirdiği, Adli Tıp 3. ... Kurulu"nca davacının muayene edildiği ve çalışma gücünün %60"ını kaybettiği yönünde rapor sunulmasına rağmen, Adli Tıp Genel Kurulu"nca davacı muayene edilmeden yahut yeni bir tetkik yapılmadan, dosya kapsamında değişiklik olmadan ve her iki rapor arasında sadece yaklaşık 8 ay bulunduğu halde dosya üzerinden yapılan incelemede; davacının çalışma gücünün %60"ını 29.01.2010 – 21.12.2011 tarihleri arasında kaybettiği ve malul sayılması gerektiği, ancak bu tarihten sonra ve halihazırda davacının çalışma gücünün en az %60"ını kaybetmediği ve malul sayılamayacağı yönünde rapor sunulduğu, Adli Tıp Genel Kurulu raporunda herhangi bir gerekçe bulunmadığı, ayrıca her iki rapor da oy birliği ile alındığı halde raporlarda imzaları bulunan üç uzman hekimin aynı olduğu yönündeki itirazları dikkate alınmadan ve davacı vekilince dile getirilen çelişkiler giderilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; dosyayı yeniden Adli Tıp Genel Kurulu"na göndermek, yazılacak yazıda davacı vekilinin 24.11.2015 tarihli itiraz dilekçesindeki hususları da belirtmek ve yazıya itiraz dilekçesini eklemek, ayrıca davacının da muayene edilmesi suretiyle yukarıda sözü edilen üç uzman hekim dışında oluşacak Genel Kuruldan yeniden gerekçeli bir rapor düzenlenmesini isteyerek varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.