11. Hukuk Dairesi 2016/10880 E. , 2018/4674 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/04/2016 tarih ve 2015/616-2016/395 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 19.06.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ...’nün davacının ağabeyi olduğunu, babası tarafından kurulan davalı şirketin ise son sicil kaydında şirket hisselerinin 100 paya ayrıldığını bunların 90 tanesinin davalıya, 10 tanesinin ise dava dışı ..."ye ait olduğunu, tarafların babasının ölümü ile davacı dışındaki diğer mirasçıların babalarından kalan mirası reddettiğini, davacının ise mirası reddetmediğini, davacı ile davalılar arasında protokol yapıldığını, bu protokolede; davacının ölen babalarına ait SGK, Bağkur ve vergi borçlarının af sonucu ödendikten veya beklenen af altı ay içinde çıkmadığı takdirde ise bu borçların taksitlendirilip davacı temize çıktıktan sonra davalı şirketin makine bölümüne ait % 25 hissesinin davacıya, % 75 hissesinin davalıya, davalı şirketin fırça imalatının bulunduğu % 15 hissesinin de davalıya devredileceğinin, diğer taahhütlerin yanı sıra ayrıca davacıya 40.000-50.000 TL değerinde bir araç alınacağının düzenlendiğini, ancak davalıların bu yükümlülükleri yerine getirmediklerini ileri sürerek; davalı ... adına kayıtlı olan davalı limited şirketteki 20 adet payın kaydının iptali ile davacı adına devrine, devrin pay defterine tesciline, 2010 yılı itibariyle değeri 40.000-50.000 TL olan bir aracın dava tarihi itibariyle bulunacak değerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL"lik kısmının dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı ile ölen babasının davalı şirket ile bir alakasının bulunmadığını, davacının davalı şirkette çalıştığını, sonradan bir şirket kurduğunu, 01/09/2010 tarihli protokolle şirkete ait hisselerin devrinin taahhüt edilmediğini, devir vaat edilseydi bile bu hissenin tek bir yüzde olarak belirtilmesi gerektiğini, bir işletmenin kısmen devrinin mümkün olmadığını, TTK"nın
ilgili hükümleri gereğince payın devri veya pay devri vaadinin yazılı ve imzaların noter tasdikli olması gerektiğini, devir için şart kılınan borçların davalı tarafından ödendiğini, protokolde öngörülen araç alımının davalı şirket adına imza olmadığından şirketi bağlamayacağını, davalı tarafça davacının kulandığı araç için ödeme yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu olayda şirket hisse devrine ilişkin devir sözleşmesinin noterden onaylı olmadığı, esas sermaye payının devri için ortaklar kurulu kararının bulunmadığı, bu nedenle hisse devri için kanunda yazılı şartların gerçekleşmediği, açıklanan bu nedenlerle geçerli bir hisse devrinden söz edilemeyeceği, şirket ana sözleşmesinin 16. maddesi, Türk Ticaret Kanunu"nda geçerli hisse devri için öngörülen şartlar ve yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereğince şirket hisse devrine ilişkin yasal koşulların gerçekleşmediği, davalının delil olarak dayandığı belgelerin başlı başına borçların davalı tarafından ödendiğini ispata elverişli olmadığı gibi, sözleşme içeriğine göre murisin borçlarının ödenmesinin hisse devri ile ilişkilendirilmiş olduğu, sözleşmenin 7. maddesinde yer alan “..."nün şahsına 40.000-50.000 TL değerinde bir araç alınacaktır.” şeklindeki sözleşme hükmünün borçların ödenmesi ile ilişkilendirilmediği, borçların ödenmesi şartına bağlanmadığı, söz konusu davacının şahsına araç alınacağına ilişkin sözleşme hükmünün davalı tarafça yerine getirilmediği, yani davacı adına araç alınmadığı, sözleşme tarihi itibarıyla ... davalı şirketin yetkilisi olması itibarıyla şirket adına borçlanma yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle, şirket hissenin devrine yönelik davanın reddine, araç değeri alacağına ilişkin talebin kabulüne, 50.000,00 TL"nin dava tarihi olan 20/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davaya dayanak protokolde ...’nün üzerinde bulunan SSK, BAĞ-KUR ve vergi borçlarının çıkan af sonucunda ödenmesinden sonra hisse devirlerinin yapılacağı, altı ay içerisinde beklenen vergi affı çıkmadığı takdirde bu borçların taksitlendirilip ... temize çıkartılarak hisseleri üzerine alacağı düzenlenmiş olup, SGK"nın 22/01/2016 havale tarihli yazı cevabına istinaden 29/01/2016 tarihi itibariyle 20.805,23 TL borcun bulunduğu, dolayısıyla protokolde sıralı edimlerin yer almasına rağmen henüz ödenmeyen SGK borcunun bulunması nedeniyle, yasal şekil şartına bağlandığı halde bu şekle uygun yapılmamış limited şirket hisse devri sözleşmesinden doğan edimlerin kısmen ifa edilmesinden sonra tarafların şekle aykırılığı ileri sürmesinin TMK"nın 2. maddesi gereğince hakkın kötüye kullanımı olduğu yönündeki iddianın dinlenemeyecek olmasına göre davacı vekili ile davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı şirket vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davaya dayanak yapılan protokol davacı ... ile davalı ... tarafından imzalanmıştır. Protokolde davalı şirkete ait unvan ve kaşe kullanılmamış, protokolün davalı şirketi temsilen imzalandığına dair herhangi bir kayıt ve ibareye de rastlanmamıştır. Dolayısıyla, davacı ... ile davalı ...’nün bir araya gelerek yaptıkları bir sözleşme ile aldıkları kararların davalı şirket hakkında bir hüküm ifade etmesi, şirketi bağlayıcı nitelikte bulunması mümkün bulunmamaktadır. Bu suretle, davalı şirket hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken anılan sözleşmeye dayalı olarak araç değeri alacağı olan 50.000,00 TL"nin faiziyle birlikte davalı şirketten de tahsiline hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı şirket vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı şirket yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 2.561,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ..."den alınmasına, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.