9. Hukuk Dairesi 2015/7163 E. , 2017/719 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 20/07/2006 - 06/10/2011 tarihleri arasında boru montaj yardımcısı olarak davalı işyerinde çalışırken iş akdinin son alt işveren tarafından haksız olarak fesih edildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, yıllık izin ücreti ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı şirketin boru devresi işlerini teknikeller şirketine verdiğini, aralarında eser sözleşmesi bulunduğunu, davacının da bu şirketin çalışanı olduğunu, davalı şirkette çalışmadığını, bu sebeple bir sorumluluklarının olmadığını, asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davacının değişen alt işverenlerde çalıştığı, davalının asıl işveren olarak sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak
bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Ayrıca hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yükümlülüklerin gerekçeye uygun olarak açıkça belirtilmesi, alacak kalemlerinin açık ve net olarak belirlenmesi gerekir. Aksi durum infazda tereddüte yol açacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece kararda aynen;
"Davacının davalı ... şirketinin Boru montaj işinde çalıştığı, bu işin yerine getirilmesinin ihale yoluyla her sene farklı şirketlere verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı davalı şirket tarafından yapılan ihaleyi kazanan her şirkette bu şirketin işçisi olarak çalışmış, alt işverenlerin değişmesine rağmen davalı şirkete ait işyerinde çalışmaya devam ettiği anlaşılmıştır. Bu durum işyeri devri niteliğindedir. Alt işveren değiştiğinden işçiler başka bir yere gitmemektedir. Bu sebeplerle işçilik alacaklarından davalının sorumlu olduğu düşünülmüştür.
Dosya sunulan tüm bilgi ve belgeler incelenmiş, dosya konusunda uzman bilirkişiye verilerek rapor alınmış, alınan bu rapor dosya içeriğine, bilimsel verilere, yasa ve usule uygun bulunarak itibar edilerek davanın kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur. " şeklinde gerekçe oluşturulmuştur.
Gerekçede davalı asıl işverenin asıl işveren olarak sorumlu olacağı kesin olarak belirtilmemiş, davacının talep ettiği alacaklara ne şekilde hak kazandığı, bu konuda delillerin neler olduğu, hangi delilin hangi sebeple üstün tutulduğu açıklanmamış ve hukuki nitelendirme yapılmamıştır.
Diğer taraftan hüküm altına alınan alacakların net mi brüt mü olduğu belirtilmeyerek infazda tereddüde neden olunmuştur. Bu şekli ile Anayasa" nın ve HMK. nun amaçladığı anlamda gerekçeden yoksun olan kararın bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.