11. Hukuk Dairesi 2016/10977 E. , 2018/4671 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/12/2015 tarih ve 2013/63-2015/911 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 19.06.2018 günü hazır bulunan davacı asil ile vekili Av.... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının, davalı şirketin 02/12/2009 tarihli tescilinden itibaren yönetim kurulu üyeliğini yaptığını, şirket ana sözleşmesinin 13. maddesine göre yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkının bulunduğunu, davalı şirketin 31/03/2010 tarihli genel kurul kararlarının 6. maddesinde yönetim kurulu üyelerine ödenen huzur haklarının aynı şekilde ödenmesine devam edilmesi kararı alındığını, davacının, davalı şirketten aylık 10.000,00 Euro huzur hakkı alma hakkı bulunduğunu, davalı şirketin bordrolar ile müvekkili adına huzur hakkı tahakkuk ettirdiğini, Nisan 2011 tarihine kadar ödemenin yapıldığını, bu tarihten sonra herhangi bir ödemede bulunmadığını, huzur hakkı alacağının tahsili için icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; icra takibine itirazın iptalini, takibe konu alacağın %20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şirket ana sözleşmesi gereğince genel kurul toplantısında alınacak karar ile yönetim kurulu üyeleri ve murakıplara genel kurulca kararlaştırılacak miktarda huzur hakkı verilebileceğini, huzur hakkı alınması konusunda şirket genel kurul kararı olmadığını, davacının genel kurul kararı olmamasına rağmen sadece kendisine huzur hakkı ödettiğini, miktarını da kendisinin belirlediğini, başka hiç kimsenin bu huzur hakkından yararlanmadığını, davacının davalı şirketten uzunca bir süre haksız kazanç elde ettiğini savunarak davanın reddini ve alacaklının %20"den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının davalı şirkette 08/08/2006 - 07/12/2012 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığı, görevinin gereklerini yerine getirmediği hususunda bir iddianın olmadığı, huzur hakkının ödenmesi gerektiği, ticari defter kayıtlarında da 292.089,00 TL olarak huzur hakkı alacağının kayıtlı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 292.089,00 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan meblağın %20"si oranında hesaplanan 58.417,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 14.935,40 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 21/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.