4. Hukuk Dairesi 2015/4184 E. , 2016/2634 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı.... ve.... vekili Avukat ... tarafından, davalı.... aleyhine 23/01/2014 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24/09/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- 6100 sayılı HMK"nın 304. maddesine göre hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Yine 305. maddesinde tavzihin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı belirlenmiştir. Buna göre tavzih, bir hükmün belirsiz olması veya birbirine çelişik fıkralar içermesi halinde, hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması için başvurulan teknik anlamda kanun yolu olmayan bir kurumdur. Tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi değil yalnızca açıklanması imkanı vardır. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Hakim hükmü verdikten ve davadan elini çektikten sonra temyiz edilerek hüküm bozulmadıkça o davaya yeniden bakamayacak ve verilen hükmü değiştiremeyecektir.
Her ne kadar mahkemece hüküm verildikten ve davadan el çektikten sonra maddi hata düzeltim şerhi adıyla vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmiş ise de avukatlık ücreti ve yargılama giderleri hükmün eki niteliğinde olup; tavzih veya hükmün tashihi suretiyle değiştirilemez. Karar, bu bakımdan yerinde görülmemiş ise de davalının bu yönde temyizi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, bu kapsamda davacının temyizi konusuz kaldığından incelenmemiştir.
2- Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalının sahibi olduğu "www.evrensel.net" isimli internet sitesindeki “....ın kirliliği..."ye taşındı” başlıklı yayın içeriğinin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu ileri sürerek manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı vekili, haberde davacı şirketin itibarına ve kişilik haklarına tecavüz teşkil edecek ifade olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, haberin öz ve biçim dengesine uygun olmadığı kişilik haklarına saldırı iddiasının subut bulduğu kanaatine varılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2015/4184-2016/2634
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde, basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da, halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da, sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu yayında, “..."ın kirliliği..."ye taşındı” başlığıyla verilen haber yorumda davacının neden olduğu iddia edilen çevre kirliliğiyle ilgili ...Milletvekili tarafından..."ye soru önergesi verildiği belirtildikten sonra “...Şirketin gazetemizde “Bol ödüllü çevre kirliliği” başlığıyla 7 Ocak tarihinde çıkan manşet haberimize gönderdiği tekzip dilekçesinde, balıkçılar tarafından çekilen kirlilik görüntülerine hiç değinmemesi dikkat çekti. Şirket aldığı ödülleri ve kağıt üzerindeki çevresel önlemleri aktarırken, yeni tesisleri için yaptığı ... toplantısı öncesi bu haberin çıkmasını "manidar bulduğunu" söyledi. Öte yandan, İnternet gazetesi ".... Memleket"in Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü ....evinin önünde bir kişinin sopalı saldırısı sonucu yaralandı. Durumu iyi olan ..."a kimin neden saldırdığı ile ilgili polis araştırması devam ediyor....ın haber sitesi geçtiğimiz günlerde de hacker saldırısına uğramıştı...., İnternet gazetesinde ..."ın bölgede yarattığı sorunlarla ilgili de çok sayıda haber paylaşmış, gazetemizdeki son haberi de kaynak belirterek sitesinde kullanmıştı." şeklindeki ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Haber bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacıya yönelik direk bir suçlamada bulunulmadığı, haberde belirtilen saldırının gerçek olduğu, iki haberin birleştirildiği, bununda bir değer yargısı olduğu kabul edilmelidir. Şu durumda, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunulmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; davacının temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.