23. Hukuk Dairesi 2015/6426 E. , 2016/5104 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Vek. Av. ...
DAVALILAR : 1- ... 2- ... 3- ...
4- ... 5- ...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalılardan ..."in kooperatifin eski başkanı, diğer davalıların da yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalıların kusurlu davranışları sonucunda kooperatifin, 9.841,50 TL Vergi Dairesi"ne, 122,00 TL ..., 125.00 TL de .... ödemek zorunda kaldığını, davalıların, ...adlı bir şahıs ile de sözleşme imzalayarak 1.500,00 TL peşinat aldıklarını, bu paranın da kooperatif kayıtlarında bulunmayıp, davalıların uhdesinde bulunduğunu, bu ödemeler nedeniyle müvekkili kooperatifin toplam 11.588,50 TL zarara uğradığını ileri sürerek, 11.588,50 TL"nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, kooperatifin kasasında para olmadığını, Vergi Dairesi"ne gecikme nedeniyle fazla para ödenmişse bunun kooperatifin parasının olmamasından kaynaklandığını, kusurlu eylemlerinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalılar hakkında... açılan davada, davalıların, kooperatifin vergi borçlarını geç ödemeleri sonucu kooperatifi zarara uğrattıkları ve bu nedenle görevi kötüye kullanma suçundan dolayı cezalandırıldıkları, cezaların zamanaşımı nedeniyle ortadan kalktığı, davalıların kusurlu eylemleri nedeniyle kooperatifi zarara uğrattıkları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 11.341,50 TL"nin 29.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar temyiz etmiştir.
1-Dava, kooperatifin önceki yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. madde hükmü ve 98. madde yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336/5. madde hükmü uyarınca, yönetim kurulu üyeleri yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal ile yerine getirmedikleri takdirde oluşacak zararlardan kooperatife karşı da sorumludurlar. Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 341. maddesi hükmüne göre, genel kurulca sorumluluk kararı alınması ve davanın denetçilerin tümü tarafından ya bizzat ya da vekalet vererek avukat aracılığı ile açılıp, takip edilmesi gerekmektedir. Ancak bu hususlarda eksiklik bulunması halinde, bunlar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usuli eksiklik niteliğinde olduğundan, dava hemen reddedilmemelidir. Bu hususlar üzerinde mahkemece re"sen durulması zorunludur.
YHGK"nın 18.03.2015 tarih ve .... sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “anonim şirket hükümlerine atıf” .../...
S.2
başlıklı 98. maddesi uyarınca bu Kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin 336. maddesine göre yönetim kurulu üyeleri şirket adına yapmış oldukları sözleşme ve işlemlerden dolayı, kural olarak şahsen sorumlu değil iseler de gerek Kanunun ve gerek anasözleşmenin kendilerine yüklediği diğer görevlerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması halinde sorumludurlar (m.336/5).
Sorumluluk davası aynı Kanun’un 341. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre sorumluluk davası açılması genel kurulun bu yönde vereceği karara bağlıdır (m.341/I). Bu dava kural olarak denetçiler tarafından açılır (m.341/II).
Davanın denetçiler tarafından genel kurul kararı ile açılabileceği hususları sorumluluk davası bakımından dava şartı niteliğinde ise de bunların eksikliği sonradan giderilebilir. Sorumluluk davası açılmasına dair genel kurul kararının bulunmaması ve davanın denetçilerce açılmamış olması hallerinde mahkemece davacı yana (dava tarihinde yürürlükte bulunan) HUMK’nın 39 ve 40. maddeleri (ve Hukuk Genel Kurulunun inceleme yaptığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan HMK’nın 115/2. maddesi) uyarınca süre verilerek, davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan bu davaya muvafakat verilmesine ilişkin bir genel kurul kararı ibrazına ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin denetleme kurulu üyesi sıfatıyla davayı açan vekile vekâletname vermesine olanak tanınması ile verilen süre içerisinde bu koşullar yerine getirilemez ise davanın (anılan yasal düzenleme çerçevesinde) reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde genel kurulca alınmış bir karar bulunmadığı gibi dava, denetçiler ya da vekili tarafından da açılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan davanın gelindiği aşamada görevde olan tüm denetçiler belirlenerek, bizzat davayı takip etmelerine veya davayı açan ve takip eden vekile denetçi sıfatıyla vekaletname vermelerine ya da vekaletname verecekleri başka bir vekil aracılığıyla davayı takip etmelerine ve davalılar hakkında eylemin kişi, konu ve kapsamını somutlaştıran bir sorumluluk davası açılmasına ya da işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazına olanak tanınması için HMK"nın 52, 53, 54 ve 77/1. madde hükümleri uyarınca uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilip, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, verilen süre içinde vekaletname vermezler ya da asıl olarak davayı takip edeceklerini bildirmezler, asıl olarak davayı takip etmezler ve sorumluluk davası açılmasına ya da davaya icazet verilmesine ilişkin genel kurul kararı sunulmaz ise davanın HMK"nın 54/son ve 77/1. madde hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, anılan eksiklik giderilmeden, yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Bozma nedenine göre, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.