13. Hukuk Dairesi 2016/11399 E. , 2017/9721 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ..."in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, maliki olduğu taşınmazın akaryakıt ve LPG istasyonu yapılabilmesi için aranan tüm yasal şartları taşımakta olduğundan kullanımının akaryakıt-LPG satış istasyonuna dönüştürülmesi için yetkili şehir plancısına 1/5000 ölçekli nazım imar plan değişikliği hazırlattığını, 644 Sayılı KHK gereğince ... ve ... Bakanlığı ... Planlama Genel Müdürlüğü"ne plan değişikliği talebi için başvurduğunu, Bakanlıkça incelenen imar plan değişikliğine yönelik olumlu görüş içeren teknik inceleme raporunun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 04/03/2013 tarihli yazısı ile kendisine gönderildiğini ve onaylanmak üzere Bakanlığa iletildiğini, teklifin sonuçlandırılabilmesi için 832.550,00 TL"nin Bakanlığın hesabına yatırılması ve ayrıca Bakanlık tarafından plan onayının yürürlüğe girmesi ve dağıtımın yapılabilmesi için davalı vakfa 200.000,00 TL ödeme yapılması gerektiğinin bildirildiğini, yeterli maddi imkanı bulunmadığı halde ... kullanmak suretiyle talep edilen ödemelerin yapıldığını, Bakanlığın istemi doğrultusunda davalı adına yatırılan ödemenin bağış olarak gösterildiğini, bu şekilde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce planların askıya çıkarıldığını, ancak itirazlar gerekçe gösterilerek iptaline karar verildiğini, davalı kuruma bağış yapma gibi bir isteğinin bulunmadığını, ancak Bakanlık tarafından gerekli onay işlemi yapılması için ilgili vakfa 200.000,00 TL bağış yapılmasının istendiğini, daha sonra yaptığı araştırmalarda vakfa yapılan bağışın zorunlu olmadığını öğrendiğini, bağışın yasal dayanağı bulunmadığını ve davalı hakkında TBK"nın sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek 200.000,00 TL"nin ödeme tarihinden itiblaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, Bakanlıkça davacıya kendilerine 200.000,00 TL ödenmesi gerektiğinin bildirildiği konusunda bilgilerinin olmadığını, yapılan bağışın şart içermediğini ve bağışın iadesine ilişkin şartların oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 200.000,00 TL"nin bağıştan vazgeçme nedeniyle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, faiz istemi yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, eldeki dava ile imar planı değişikliğinin onaylanması için Bakanlıkça talep edilmesi üzerine zorunlu olduğu inancı ile davalı vakfa ödemiş olduğu 200.000,00 TL"nin iadesini istemiş; davalı ortada şartlı bağış bulunmadığını ve bağıştan rücu koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Davacının, 25.06.2013 tarihli bağış makbuzu ile davalı Vakfa 200.000,00 TL ödeme yaptığı hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. Davacı, her ne kadar bu parayı ilgili Bakanlığın ödenmesi gerektiğini bildirmesi üzerine yatırdığını ileri sürmekte ise de; miktar itibari ile yazılı delil ile kanıtlanması gereken bu iddiasını kanıtlayacak yasal delil sunamamıştır. 6098 sayılı TBK"nun 295. maddesinde bağışlanan; bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranmışsa ya da yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse, bağışlama konusunun geri istenebileceği öngörülmüştür. Somut olayda Mahkemece, bu nedenlerden hiç birinin gerçekleşmediği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.