20. Hukuk Dairesi 2017/3408 E. , 2018/5850 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde;ortak gider alacaklarının tahsili için davalı aleyhine .........Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takibe itirazı sonucu takibin durduğu, itirazın iptali, takibin devamı, davalı aleyhine % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı istenilmiştir.
Mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/11/2015 gün ve 2015/2-3037 Esas 2015/2430 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi "...kesin süre içinde yapılması gereken işlemin, süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.( HMK . M.94/3)...davalı kendisine usulüne uygun şekilde verilen ve " delil bildirmeye " yönelik olan kesin sürede delillerini bildirmemiştir. O halde , davalının delil bildirme hakkı düşmüştür..." Anılan ilam ve HMK’nın 94/3 ile TMK"nın 6. maddesi uyarınca ispat yükü kendisine düşen davacı tarafın alacağını dayandırdığı belge ve delillerini kesin mehilin tüm neticelerinin hatırlatılmasına rağmen mahkemece verilen kesin süre içinde ibraz etmediği, dolayısıyla bu konuda delil bildirme hakkının düştüğü, bu nedenle davaya konu alacağın varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine, ilgili takibin kötü niyetli olarak yapıldığı ispat edilmediğinden kötü niyet tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ortak gider alacağına ilişkin başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
..........
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda mahkemece 04.05.2016 tarihli celse de ; davacı vekiline, dava konusu alacağın doğumuna esas teşkil eden genel kurul kararı ve işletme projeleri ile bu belgelerin karşı tarafa tebliğine ilişkin belgeleri , karar ve işletme defterlerini ibraz etmek üzere 4 hafta kesin mehil verilmesi, davacı vekiline kesin mehilin tüm neticelerini ve bu meyanda belirtilen süre içinde anılan defter ve belgeler ibraz edilmediği taktirde sözü geçen belge ve defterlere delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ve bu nedenle davanın reddine karar verileceği hususunun ihtar edildiği tespit edilmiş olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04/11/2015 gün ve 2015/2-3037 Esas 2015/2430 Karar sayılı kararı ve HMK’nın 94/3 ile TMK"nın 6. maddesi uyarınca ispat yükü kendisine düşen davacı tarafın alacağını dayandırdığı belge ve delillerini kesin mehilin tüm neticelerinin hatırlatılmasına rağmen kesin süre içinde ibraz etmediği, dolayısıyla bu konuda delil bildirme hakkının düştüğü, bu nedenle davaya konu alacağın varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddedildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 04.05.2016 ve 11.07.2016 tarihli celselerde kesin sürenin geçersiz olduğu şeklinde bir itirazda bulunmamış aksine 11.07.2016 tarihli celsede kesin süreden sonra ilgili defter ve belgeleri ibraz ettiklerini beyan etmiştir. 6100 sayılı HMK"nın 94. maddesi gereğince kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkacağı açıktır. Ancak bu durum kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen deliller için geçerlidir. Oysa ki davacının dava dilekçesi ekindeki diğer delilleri ve ...........sayılı dosyası açısından inceleme yapılarak ayrıca dosya kapsamında bulunan diğer tüm deliller değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken mahkemece davanın esastan reddedilmiş olup gerekçesinin de kesin süreye dayandırılması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.