Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1457
Karar No: 2019/4401
Karar Tarihi: 16.05.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/1457 Esas 2019/4401 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/1457 E.  ,  2019/4401 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

    Dava, tevkifatın aidiyeti ve Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı, 04.08.1997 tarihinde ve takip eden yıllarda Toprak Mahsuller Ofisine arpa ve buğday sattığını, mahsullere ilişkin TMO tarafından düzenlenen müstahsil makbuzunda... olarak kayıtlı baba adının ... olarak düzeltilmesi ile bu kayıtlar esas alınarak 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının 04.08.1997 tarihinde başladığının tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı ... Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; taraf ehliyetlerinin olmadığını, husumet ve zaman aşımı itirazlarının kabulüne ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde; husumetin kedilerine yöneltilemeyeceğini, 2010/ 77 sayılı Genelge gereği şartları varsa, Kurumun sigortalılık süresini değiştireceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
    Mahkemece, 01.01.2003 tarihi itibariyle 2926 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur tescil kaydı bulunan davacının baba adının ..., doğum tarihinin 01.01.1975 olduğu, davacı tarafından ibraz edilen Toprak Mahsulleri Ofisi Alım fişlerinde ise, 1997 yılına ait alım fişi üzerinde satıcı ismi olarak ..., baba adının ise... olarak geçtiği, 2000-2001 -2002 -2004 tarihli alım fişleri üzerinde satıcı olarak ... ve baba adının ... olarak göründüğü, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü ile yapılan yazışmalarda ,1997 yılı ağustos ayı çiftçi primleri tevkifat bildirimine ilişkin gönderilen listede, adına prim kesintisi yapılan ..."ün baba adının..., doğum tarihinin 1958 olarak kayıtlara geçtiğinin anlaşıldığı, böylece 1997 yılına ait tevkifatın davacı adına olduğunun ispatlanamadığı , isim ve doğum tarihinde bariz farklılık bulunduğu ve tanık beyanlarının da bu hususta ispata yeterli olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    Davacı asil istinaf dilekçesinde, kendisinin 2000,2001, 2002, 2003 yıllarına ait müstahsil makbuzlarının olduğunu, ancak kendisi için 1997 tarihli olanın önemli olduğunu, görevli memurun bunda baba adını ve doğum tarihini yanlış yazarak kendisini mağdur ettiğini, dinlenen tanıkların 1997 yılında kendisinden başka köyde ... olmadığını, ... oğlunun 40 yıl önce vefat ettiğini, oysa kendisinin o tarihte çiftçilik yaptığını beyan ettiklerini, bilirkişinin raporunda 01.09.1997-31.12.1997 dönemi hakkında davacının 2926 sigortalılığına hükmedilmesi gerektiği yönünde sonuca ulaşmasına rağmen mahkemenin gerekçe göstermeksizin vardığı sonucun kendisini mağdur ettiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
    B-BAM KARARI:
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince; "davacının, tarım bağ-kur sigortalılığının tespitine yönelik olarak, içeriğinde prim tevkifatı yapıldığı anlaşılan, 04.08.1997 tarihli TMO müstahsil makbuzunun aidiyetine karar verilmesini istediği, ancak bu durumun ispatlanamadığı, hukukumuzda tanık delilinin takdiri bir delil olması, oysa davaya konu müstahsil makbuzunun resmi bir memurun katılımı ile düzenlenmiş resmi bir senet niteliğinde bulunması, TMO"da bulunan bildirim listelerinin de aynı bilgileri içerdiği ve bu nitelikte bulunduğu, senede karşı tanıkla ispatın mümkün bulunmadığı, dinlenen tanıkların, davacının köyünde (makbuzun üzerinde doğum yeri olarak ismi yazılı olan köy )1970lerde ölen aynı adı soyadını taşıyan şahıs dışında sadece bu ad ve soyadda davacının bulunduğuna yönelik beyanların, makbuzun davacıya aidiyeti sonucuna götürememesi, bilirkişilik incelemesinin de takdiri bir delil olması, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren durumlarda bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasının da mahkemenin takdir yetkisi içerisinde bulunması karşısında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair kararın vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı" belirtilerek, istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı, istinaf mahkemesinin verdiği red kararını temyiz ettiğini beyan etmiştir.
    IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2,3,6,9 ve 10. maddeleri ve 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendidir.
    2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
    Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
    Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
    5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir.
    Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece;
    1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
    2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
    3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
    4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
    5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
    6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22.maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK.nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
    Dosya kapsamı incelendiğinde, 04.08.1997 tarihli tevkifata ilişkin müstahsil makbuzunda tevkifat yapılan şahsın davacının kimlik bilgileri ile uyuşmaması nedeni ile, mahkemece yapılan yargılama sonunda söz konusu tevkifatın davacıya aidiyeti ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de verilen hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, tanık beyanları ile birlikte işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği bulunmaktadır;
    Mahkemece dinlenen davacı tanıkları ve kamu tanıklarının köyde baba adı... olan ..." ün 1990 yılından önce öldüğü ifade edildiğinden, bu konuda araştırma yapılarak, doğruluğu irdelenmeli, nüfustan... oğlu 1958 doğumlu üç ... bulunduğu bilgisi gelmekle, makbuzun düzenlendiği tarihte bu kişilerin nerede oturdukları, ne işle meşgul oldukları hususu açıklığa kavuşturulmalı, özellikle haklarında davaya konu müstahsil makbuzundaki tevkifat sebebiyle bir sigortalılık verilip verilmediği ortaya konulmalı; tevkifatın yapıldığı dönemde görev yapan muhtar ve azaların bilgi ve görgüsüne başvurulduğu anlaşılmakla beyanları değerlendirilmeli, davacının tevkifat tarihinde nerede oturduğu, ne işle meşgul olduğuna dair yapılan emniyet araştırmasından sonuç alınamadığı görülmekle, yeniden araştırma yapılmalı, TMO tarafından mahkemeye gönderilen 1997 yılı 8.ayına ait tevkifat listesinde 1958 doğumlu... oğlu ..." e ait üç adet tevkifat tutarına ait sütunun " iade" yazısı ile kapatıldığı görülmekle, bu husus araştırılmalı, mahkemece aidiyet konusu belirlendikten sonra, tarımsal faaliyetin varlığı yöntemince araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, kararın bir örneğinin BAM"a, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 16.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi