11. Hukuk Dairesi 2019/2579 E. , 2020/608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 14/11/2018 tarih ve 2015/257-2018/265 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Sivas İli, ... İlçesi, ... Köyü,... Mevkiinde bulunan 208 ada 38 parsel numaralı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazın kayısı bahçesi vasfında olup müvekkili tarafından işletildiğini, taşınmazın davalı tarafından 1307406 numaralı sigorta poliçesi ile don ve dolu hasarına karşı sigortalandığını, taşınmazda bulunan ağaçların 07/05/2011 tarihinde don yüzünden hasarlandığını, davalıya yapılan ihbar üzerine gelen eksperlerin hasar olmadığını ya da düşük miktarda hasar olduğunu bildirdiklerini, Mayıs ayında meydana gelen don olayına bağlı hasar sebebiyle komşu taşınmazlardaki ağaçlarda % 95 hasar oranı verilmesine rağmen müvekkiline ait taşınmazdaki ağaçlarda hasar raporu verilmemesinin ekperlerin taraflı tespit yaptığını gösterdiğini, müvekkilinin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/10 D.İş sayılı dosyasından hasar tespiti yaptırdığını ve bilirkişinin 2011 Yılı Mayıs ayında meydana gelen don olayından dolayı hasarın % 82,85 civarında hasar bulunduğunu ve değer kaybının 10.150,00 TL olduğunu tespit ettiğini, davacının don hasarı ile ilgili raporu davalıya tebliğ edip zararın ödenmesini istemesine rağmen zararın ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar ve ek dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik 9.800,00 TL"sının rizikonun gerçekleştiği Mayıs 2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 04/06/2015 tarihli bozma ilamı sonrasında verdiği 19/12/2016 tarihli kısmi ıslah dilekçesi ile, “zararın ve hasarın dolu nedeniyle meydana geldiğinin 22/09/2016 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiğini” belirterek bu rapor doğrultusunda tespit edilen 5.803,20 TL hasarın temerrüt tarihi olan 10/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının ihbarı üzerine yapılan ekspertiz çalışmasında sigortalanan yerde riske bağlı bir hasarın gerçekleştiğinin tespit edilemediğini, bu nedenle müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, ... Sulh Hukuk Mahkemesince yaptırılan tespitin yokluklarında yaptırılması sebebiyle delil olarak değerlendirilemeyeceği gibi bir çok hata ile dolu olduğunu, bu rapora itiraz ettiklerini, komşu bahçelerin zirai yönden birbirine konum, bakım ve ürün cinsi olarak emsal teşkil edemeyeceğini, aksi kanaat olması halinde poliçelerin zeyil edildiği ve davacıya prim iadesi yapıldığı hususları dikkate alınarak tazminat hesaplaması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu kayısı bahçesinin don zararı nedeniyle ürün kaybının yaşanmadığı, meyve dökümleri ve yaralanmalarının dolu hasarına bağlı gerçekleştiği, rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükümlülüğünün sigortacıya ait olduğu, ancak sigorta poliçesi kapsamında dolu hasarı nedeniyle kalite kaybının teminat altına alındığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, muafiyetler dikkate alınarak belirlenen 5.803,20 TL tazminatın davalının temerrüde düştüğü tarih olan 10.08.2011 hasat tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte sigorta poliçesi kapsamında davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece, 15/11/2011 tarihli ilk karar ile 3.095,40 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine hükmedilmiş ve bu karar sadece davalı vekilince temyiz edilmiş olup, bu suretle hükmedilen tazminat miktarı açısından davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Bu nedenle, mahkemece bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu ile ayrıca davalı lehine tazminat miktarı açısından usuli kazanılmış hak doğduğu gözden kaçırılarak bu kez davacının ıslah ettiği 5.803,20 TL’ye hükmedilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 21/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.