3. Hukuk Dairesi 2014/12949 E. , 2015/6039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2011/589-2013/348
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 25.07.2007 tarihli protokol ile; müvekkili tarafından keşide edilerek dava dışı Barlak Limited Şirketine verilen ve bu şirket tarafından davalı şirkete ciro edilen 30.09.2007 vadeli ve 5.000 TL, 30.11.2007 vadeli ve 5.000 TL, 30.12.2007 vadeli ve 5.000 TL, 30.01.2008 vadeli ve 25.000 TL, 28.02.2008 vadeli ve 25.000 TL bedelli bonoların, müvekkili tarafından ödenmesi halinde davalı H.. Ç.. adına kayıtlı olan kooperatif üyeliğinin devredileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu bonoları ödeyerek geri aldığını, ancak davalıların daireyi teslim etmediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, müvekkilinin ödemiş olduğu 65.000 TL den şimdilik 10.000 TL nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının 25.07.2007 tarihli protokolden doğan edimini yerine getirmediğini, davacı tarafça ödenmeyen dava konusu bonoların protesto edilmek suretiyle cari hesaplara "protestolu senet iade çıkış bodrosu" olarak işlendiğini ve bilahare Barlak Ltd.Şti."ne iade edildiğini, ayrıca 3 yıl geçmiş olması nedeniyle bonoların kıymetli evrak niteliğini yitirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; 30.01.2008 vadeli ve 25.000 TL bedelli bononun ödenmeden davacıya iade edildiği, geriye kalan 30.09.2007 vadeli ve 5.000 TL bedelli, 30.11.2007 vadeli ve 5.000 TL bedelli, 30.12.2007 vadeli ve 5.000 TL bedelli, 28.02.2008 vadeli ve 25.000 TL bedelli olmak üzere toplam 40.000 TL bedelli bonoların ise davacı tarafından ödenerek davalı
şirketten iade alındığı, bu suretle davalı şirketin sebepsiz zenginleştiği, dava konusu bonolar ile ilgili ödemelerin davalı şirkete yapılması nedeniyle istemin diğer davalı H.. Ç.."ya yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davalı şirket hakkındaki davanın kabulüne, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak koşulu ile 10.000 TL nin dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, diğer davalı H.. Ç.. hakkındaki davanın ise pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, aynı hukuki ilişkiden doğan alacağın şimdilik bir bölümünün tahsili istemiyle (kısmi dava olarak) açılmıştır.
Davanın açıldığı 14.12.2011 tarihinde yürürlükte olan HMK" nun 109. maddesi uyarınca, kısmi dava açılabilmesi için, talep konusunun bölünebilir olması gerekir; talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.
Somut olayda ise; davaya konu uyuşmazlığın miktarı 65.000 TL olduğu halde, şimdilik 10.000 TL nin tahsili talep edilmiştir. Her ne kadar, mahkemece, 26.06.2012 tarihli celsede; HMK.nun 109. maddesi hükmü gereğince asıl alacağın net olarak belirli olduğu konularda kısmi dava açılamayacağından, 65.000 TL üzerinden peşin dava harcını yatırması için davacı vekiline kesin süre verilmiş ve bu kesin süre içerisinde davacı tarafça harç ikmal edilmiş ise de, bu durum davanın kısmi dava olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Zira, davacı 10.000 TL olan talebini ıslah yolu ile artırmamıştır. Kaldı ki, hükümde karar ve ilam harcı 10.000 TL üzerinden hesaplanmış ve artan harcın davacı tarafa iadesine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; alacağın tamamı belli olmasına rağmen, kısmi dava şeklinde açılmış olan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kısmi davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.