Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/18607
Karar No: 2018/6482
Karar Tarihi: 13.03.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/18607 Esas 2018/6482 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2017/18607 E.  ,  2018/6482 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :İş Mah AVUKAT ...
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının 15/05/2009 tarihinden 14/08/2012 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kesintisiz çalıştığını, işveren ile işçiler arasında ücret konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık sebebiyle işverenin davacı da dahil olmak üzere altmış sekiz işçinin iş sözleşmesini grev yapıldığı gerekçesiyle haksız olarak feshettiğini, alacağının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının işyerinde kanun dışı grev yaptığını, bu durumun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişliğince tutanak altında alındığını, yine Gaziantep 3. Noterliğinin tespit tutanağı ile tespit edildiğini, greve katılarak işi bırakıp fabrika dışına çıktıkları tespit edilen işçilerin iş sözleşmelerinin feshedildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
    Uluslararası Çalışma Örgütü"nün "Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 ve Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına ve İstihdam koşullarının belirlenmesi yöntemlerine ilişkin 151 sayılı Sözleşmelerine göre sendikanın amaçları doğrultusunda üyelerinin etkinlikte bulunmalarını sağlayabilirler.
    Anayasının 51. maddesinde “sendika kurma hakkı”, 54. maddesinde de “grev ve lokavt hakkı” güvence altına alınmıştır.
    Anayasanın 13. maddesine göre, temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
    Mülga 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 25. maddesine göre, “işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denilir. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev denilir. Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve kanun dışı grev denilir. Siyasi amaçlı grev, genel grev ve dayanışma grevi kanun dışı grevdir. İşyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve diğer direnişler hakkında kanun dışı grevin müeyyideleri uygulanır.”
    Aynı Kanun’un 45. maddesinin 1. fıkrasında da, “kanun dışı grev yapılması halinde, işveren, böyle bir grevin yapılması kararına katılan, böyle bir grevin yapılmasını teşvik eden, böyle bir greve katılan veya böyle bir greve katılmaya veyahut devama teşvik eden işçilerin hizmet akitlerini, feshin ihbarına lüzum olmadan ve herhangi bir tazminat ödemeye mecbur bulunmaksızın feshedebilir.” yönündeki düzenleme yer almaktadır.
    07.11.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 58. maddesinin 1. fıkrasında grevin tanımı yapıldıktan sonra, 3. fıkrasında kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grevin kanun dışı grev olarak kabul edileceği ifade edilmiştir. Kanun’un 70. maddesinin 1. fıkrasında ise, kanun dışı grev yapılması hâlinde işverenin, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı sebeple feshedebileceği öngörülmüştür.
    Açıklanan uluslararası düzenlemeler ve yasal düzenlemeler çerçevesinde; işçilerin bireysel veya toplu iş hukukuna dair bazı haklarının savunulması için demokratik ve barışçıl toplu eylem hakları bulunmakla birlikte; bu hakkın sınırsız şekilde kullanımı söz konusu değildir. Eylemin işverene özel olarak zarar verme kastı içermemesi ve ölçülü olması gereklidir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesi 14.08.2012 tarihli fesih bildirimi ile, 08.08.2012 tarihinden itibaren toplu olarak iş bırakma eylemi içinde bulunduğu, çalışmak isteyen işçileri engellediği, işbaşı yapılması yönündeki teklifleri reddettiği gerekçesiyle İş Kanunu’nun 25/2-e ve 2822 sayılı Kanun’un 45/1 maddeleri gereğince haklı sebeple feshedilmiştir.
    Mahkemece, iş sözleşmesinin işverence haksız ve ihbar öneline uyulmadan feshedildiği belirtilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiş ise de, öncelikle temyize konu kararın gerekçesinin eksik ve şekli bir gerekçe olduğu, 6100 Sayılı Kanun’un 297. maddesindeki unsurları taşımadığı ifade edilmelidir. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâli olup, karar bu yönüyle hatalıdır.
    Dosya kapsamına göre, mahkemenin, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğine yönelik kabul şekli de hatalıdır. Dosya içinde mevcut İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 10.08.2012 tarihli Tutanağına göre, işyerinde devam eden bir işyeri toplu iş sözleşmesinin bulunduğu, işçiler ile işveren arasındaki uyuşmazlığın sebebinin ücret miktarı üzerindeki anlaşmazlık olduğu, taraflar arasında çıkan anlaşmazlık üzerine vardiyalı olarak çalışılan işyerindeki bir kısım işçilerin işyeri dışına çıkarak, işyerinin önünde toplandıkları sabittir. Aynı gün Dairemiz incelemesinden geçen 2017/10832 esas sayılı dosyada, eyleme ilişkin görüntüleri içeren CD bulunmakta olup, buna ilişkin bilirkişi raporunda, görüntülerde işçilerin işyeri dışında davul zurna eşliğinde halay çektikleri, bir kısmının oturduğu tespit edilmiştir. Eylemin 07.08.2012 tarihinde 24.00 vardiyasında başladığı ileri sürülmekte olup, 08.08.2012 tarihli tutanağa göre aynı gün 08.00-16.00 vardiyası işçilerinden ekli listede adı bulunanların 12.30’da işi bıraktıkları, davacının isminin de ekli listede yer aldığı, yine 10.08.2012 tarihli tutanağa göre aynı gün 08.00-16.00 vardiyasındaki işçilerin 08.00’de işe başlaması gerektiği halde 10.30’da işbaşında olmadıklarının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacının diğer arkadaşları ile birlikte bu eyleme katıldığı, gerek 08.08.2012 ve 10.08.2012 tarihli Noter Tespit Tutanakları gerekse İş Müfettişi tarafından düzenlenen tutanak ile sabittir. Her ne kadar davacı taraf, işveren ile zam konusunda yapılan tartışma üzerine işverenin “çalışmak istemeyen defolup gitsin” diyerek kendilerini kovduğunu ileri sürmüş ise de, 10.08.2012 tarihli İş Müfettişi Tutanağına göre olay tarihi itibariyle davacının ve eyleme katılan diğer işçilerin iş sözleşmelerinin henüz feshedilmediği, işçilere işbaşı yapmaları doğrultusunda davette bulunulduğu, işçilerin bir kısmı ile işveren temsilcileri arasında toplantı yapılarak işçilere Gaziantep’te bulunan diğer firmalardan daha az ücret ödenmeyeceğinin taahhüt edildiğini ancak bu görüşmeden olumlu bir sonuç elde edilemediği anlaşılmaktadır.
    Tüm dosya kapsamına göre, işçilerin kendi ekonomik ve sosyal durumlarını etkileyen işyerindeki uygulamalara yönelik olarak işverene zarar verme kastı içermeyen, ölçülü ve barışçıl toplu eylemleri demokratik bir hakkın kullanımı olarak nitelendirilebilir ise de, 07.08.2012 tarihinde 24.00 vardiyası itibariyle başladığı tespit edilen ve 10.08.2012 tarihli İş Müfettişi Tutanağına göre halen işyeri önünde devam ettiği anlaşılan eylemin, süresi dikkate alındığında barışçıl ve ölçülü olmaktan uzak olduğu açıktır. Aynı toplu eyleme yönelik olarak, aynı gün Dairemizce temyiz incelemesi yapılan 2017/10832 esas sayılı dosyada da, feshin haklı sebebe dayandığı sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, işverence yapılan feshin haklı sebebe dayandığının kabulü ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, gerekçesiz olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
    2-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının hafta tatili alacağına hak kazanıp kazanmadığı ile ilgilidir.
    Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 250,00 TL fazla çalışma ücreti talep ettiği, daha sonra ıslah dilekçesinde ise 250,00 TL olan fazla çalışma alacağı talebinin 125,00 TL’lik kısmının hafta tatili alacağı talebi olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının talebi doğrultusunda davacının ıslah dilekçesindeki beyanı dikkate alınarak hafta tatili alacağı hüküm altına alınmış ise de, dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın sonradan ıslah yolu ile talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla, dava dilekçesinde talep edilmediği halde, davacının hafta tatili alacağı talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
    Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerden bozulması gerekmiştir.
    Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi