23. Ceza Dairesi 2015/4944 E. , 2016/1232 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi (Kapatılan Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan dolayı;
5237 sayılı TCK’nın 158/1-f, 52/2-4, 53/1-2 maddeleri uyarınca neticeten 3 yıl 6 ay hapis, 19.500 TL adli para cezası,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı;
5237 sayılı TCK’nın 204/1, 53/1-2 maddeleri uyarınca neticeten 2 yıl 6 ay hapis cezası.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılanın, ağabeyi tarafından kullanılan ancak trafikte kendi adına kayıtlı bulunan... plakalı aracı ağabeyinin paraya ihtiyaç duyması nedeniyle satışa çıkardığı, sanığın bu araca talip olduğu, katılan ve sanığın yaptıkları görüşmeler neticesinde söz konusu aracın sanık tarafından satın alınması hususunda anlaşmaya vardıkları, bu anlaşma doğrultusunda 10/04/2009 tarihinde ... Noterliğine giden katılanın burada aracın satışı konusunda sanık ve ... isimli kişiyi vekil tayin eden bir vekaletname çıkarttığı ve bu vekaletnameyi sanığa teslim ettiği, bunun üzerine sanığın da 2.000 TL nakit para ile suça konu ... Şubesine ait, 15/05/2009 keşide tarihli, 0027201 seri nolu, 9.750 TL bedelli çeki ciro ettikten sonra araç bedeli olarak katılana verdiği, bilahare katılan tarafından üzerinde yazılı keşide tarihinde ... Bank şubesine ibraz edilen çek üzerinde banka görevlilerince yapılan incelemeler neticesinde söz konusu çekin çalıntı olduğunun ve ön yüzündeki imzanın çekte keşideci olarak gözüken kişiye ait olmadığının tespit edildiği, bu nedenle çek bedelinin katılana ödenmediği, bunun üzerine sanıkla irtibat kurmaya çalışan sanığın yaptığı araştırma neticesinde suça konu aracın kendisi tarafından verilen vekaletnameye istinaden üçüncü bir kişiye satılıp devredildiğini öğrendiği, bu şekilde sahte olduğunu bildiği bankanın maddi varlığı niteliğindeki çeki araç alışverişi karşılığında katılana vererek kullanmak suretiyle kendi lehine ve katılan aleyhine haksız menfaat temin eden sanığın üzerine atılı “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Sanığın aşamalardaki savunmalarında; suça konu çeki ... isimli bir kişiden aldığını beyan etmesi ve adı geçen kişin söz konusu çekte lehtar ve 1. ciranta olarak gözükmesi, yine ... isimli kişiye ait ciro kaydının altında bu kişiye ait cep telefonu bilgilerinin yer almasına karşın gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında bu cep telefonu üzerinden adı geçenin açık kimlik bilgilerinin tespitine yönelik herhangi bir araştırmanın yapılmamış olması, suça konu çekin ön yüzündeki yazı ve imzalar ile çekin arka yüzünde yer alan 1. ciranta yazı ve imzalarının sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda herhangi bir incelemenin yaptırılmamış olması ve yine söz konusu çekin duruşmaya getirtilip iğfal kabiliyeti yönünden incelenmemiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti ve sanığın hukuki durumunun belirlenmesi bakımından; öncelikle çekte 1. ciranta olarak gözüken ... isimli kişinin ismi altında yazılı bulunan ve... isimli kişi adına kayıtlı olduğu anlaşılan numara üzerinden adı geçen kişiye ulaşılmaya çalışılması ve açık kimliğinin tespiti halinde bu kişinin uyuşmazlığa konu somut olayla ilgili olarak tanık sıfatıyla ifadesinin alınması, bilahare suça konu çekin ön yüzündeki yazılar ile keşideci imzasının sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması, son olarak belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu da gözetilerek; suça konu çek aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilip iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yöntemince tartışılarak, belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulması gerektiği de gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı nazara alınarak 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili uygulamaların yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.