9. Hukuk Dairesi 2016/30183 E. , 2017/588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, resmi bayram tatili hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İstemi:
Davacı, 01.01.2013 - 31.12.2014 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığını, işveren tarafından haksız ve ihbarsız bir şekilde işten çıkartıldığını, çalıştığı sürenin son maaşını, yıllık izin ücretini, ihbar tazminatını, kıdem tazminatını alamadığını, işten çıkartıldığında, davalı tarafça kendisine, hak kazandığı alacak miktarlarını gösteren belgeler imzalanıp verildiğini belirterek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı vekili, husumet itirazında bulunmuş, davacının işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi hükümlerine uygun olarak müvekkil işverenlik tarafından haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararı:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacı tarafça yatırılması gereken gider avansı ödenmediği ve adli müzaharet talebinin değerlendirilmesi bakımından davacı asil tarafından bildirilen adreslerin hiçbirisinden emniyet tarafından davacıya ilişkin bilgilere ulaşılamadığı ve en son davacıya davanın usul yönünden reddine karar verileceği ihtarıyla birlikte gerekli tebligatın yapılmasına rağmen davacı tarafça gider avansının ödenmediği gerekçesi ile davanın HMK.nun 114/g. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Gerek 6100 sayılı HMK.’un 120 maddesi, gerekse; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 45. maddesindeki düzenlemelere göre; tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeni ile dilekçeler aşamasının tamamlanması ve HMK.’un 448 maddesinin açık hükmü karşısında, dava dilekçesinde tanık ve bilirkişi deliline dayanan davacı yönünden HMK.’un 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle; 1086 sayılı HUMK.’un yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan bu dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderlerin delil avansı kabul edilip, HMK.’un 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekir”.
Aynı karar gereğince, “Mülga 1086 sayılı HUMK.’un 163. maddesi ile 6100 sayılı HMK."un 94. maddesi uyarınca kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Bazı hallerde kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu cümleden olarak, kesin sürenin amacına uygun olarak kullanılması ve yeterli uzunlukta olmasının yanı sıra, tarafların yargılamadaki tutumları ile süreye konu işlemin özelliğinin de göz önünde bulundurulması gerekir”.
6100 sayılı HMK.’un 114, 115 ve 120. Maddeleri uyarınca “Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. İster gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesi dava şartı olarak gösterilen gider avansıdır. Gider avansının yatırılmaması veya ikmal edilmemesi halinde dava usulden reddedilecektir.
Ancak kanunun 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise re" sen yapılması gereken işlemlerde giderler düzenlenmiştir.
324. madde gereğince “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”.
325. maddeye göre ise “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından resen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”.
HMK.’un 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. Maddedeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinde ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur.
Tanık dinlenmesi, delil niteliğinde bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK.’un 324. Maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi gerekir. Diğer yandan örneğin resen hesap raporu alınacaksa giderin 325. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi isabetli olacaktır.
Diğer taraftan adli yardım talebinde bulunan taraf için sunduğu kayıt ve belgelere göre araştırma yapılması ve sonucuna göre araştırma yapılarak olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini, yıllık ücretli izin kullandırılmadığını iddia etmiştir. Feshin haklı nedene dayandığını veya işçinin kendisinin ayrıldığını, izin kullandırıldığını, ücret ve eklerinin tam ödendiğini ispat külfeti işverendedir. Bu halde gider avansının ispat yüküne göre değerlendirilmesi gerekir.
Dosya içeriğine göre mahkemece tazminat ve alacakların hesaplanması için dosya re"sen bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi giderini yatırması için davacıya kesin süre verilmiştir. Burada delil niteliğinde olmayan bir hesap raporu sözkonusudur. Ancak resen hesap raporu alınmasına karar verildiğine göre giderin 6100 sayılı HMK.’un 325. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi veya taraflarca davanın açılması sırasında yatırılan gider avansından karşılanması gerekir.
Kaldı ki somut uyuşmazlıkta davacı tazminat ve işçilik alacaklarının ispatı için bilirkişi raporu dışındaki delillere dayanmaktadır. İlk Derece Mahkemesi 12.05.2015 tarihinde yapılan duruşmada res"en alacak miktarlarının tespitine yönelik bilirkişi incelemesi yapılmasına ve öncelikle gider avansından karşılanmasına karar vermiş, ancak bunun sonuçları hatırlatılmamıştır. Diğer taraftan ara kararında 350,00 TL bilirkişi ücreti, 18,00 TL rapor tebligat gideri denilmesine rağmen, davacıya yapılan tebligatta 450,00 TL bilirkişi ücreti yatırması istenmiştir. Kısaca Mahkemece alınan ara karar; usulüne uygun olmadığı gibi adli yardım talebi konusunda da olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Sonuç itibari ile mahkemece verilen usulden ret kararının yukarıda belirtilen usul kurallarına aykırı olduğundan bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.