3. Hukuk Dairesi 2014/13642 E. , 2015/6013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2012/300-2014/164
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının, tarımsal sulama elektrik abonesi olduğunu; DSİ tarafından açık sulama sisteminin getirilmesi sebebiyle söz konusu trafonun aydınlatma amacıyla kullanıldığını, davalı çalışanları tarafından sayacın değiştirilmesinden sonra fahiş miktarda kaçak tahakkuku yapıldığını ileri sürerek, bu tahakkuktan dolayı, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacının tarımsal sulama abonesi olduğunu, sayaç üzerinde yapılan kontrolde sayacın müdahaleli olduğunun tespit edilmesi üzerine kaçak tutanağının tutulduğunu, açılan davanın yersiz olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile; davacının, davalıya 2.267,78 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği 01.03.2003 tarihinde yürürlükten kaldırılmış ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir. Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 13. maddesi hükmünde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş, 15. madde hükmünde de, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirleneceği açıklanmıştır.
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin uygulanmasına ilişkin olarak 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından uygulanacak “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı karar alınmıştır.
Bu bağlamda somut olaya bakıldığında, davacı tarafa ait sayaç üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim olunan rapor ile; "mühürlerin sağlam olduğu, klemensi gövdeye sabitleyen vidaların gevşek olduğu klemensin istenildiği zaman sökülerek iç mekanizmaya müdahale için boşluk oluşturulduğu ayrıca üst kapağın cama yakın yerden delindiğinin görüldüğü iç mekanizma muayenesi için mühürler açılarak yapılan incelemede klemensteki boşluktan ve üst kapaktaki delikten yapıldığı kanaatine varılan numaratör rakamları ve etiket şiltesi üzerinde müdahaleden kaynaklanan çizilmelerin olduğu" tespit edilmiş olup, bu rapora istinaden 03.02.2012 tarihli kaçak tutanağı düzenlenerek 65.877,4 TL"lik tahakkuk yapılmıştır.
Mahkemece kaçak elektrik bedelinin hesaplanması için bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, tutanak tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre hesaplama yapılmamıştır. Davacının sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedeli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği"nin 41. madesine göre mesken aydınlatma tarifesine göre hesaplanmış ve kaçak miktarı 2.267,78 TL olarak tespit edilmiştir. Oysa hesaplamanın tutanak tarihinde yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine ve 622 sayılı Kurul kararına göre yapılması gerekir. Bilirkişi raporu bu yönü ile Yönetmeliğe uygun değildir.
Hal böyle olunca mahkemece, öncelikle dosyanın yeniden başka bir bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin 622 sayılı Kurul kararı ile Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre yeniden hesaplanması için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.