15. Hukuk Dairesi 2012/3272 E. , 2013/542 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 818 sayılı Borçlar Yasası’nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Yerel mahkemede görülen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda davanın reddine, davalı tarafın %40 giderim talebinin kabulü ile 5.300,00 TL’nin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davalı yüklenici şirket davacı iş sahibine ait inşaatın bir kısım imalâtının yapım işini üstlenmiştir. Yanlar arasında 05.03.2007 tarihli sözleşme düzenlenmiş, iş bedeli 35.000,00 TL olarak belirlenmiş, iş bedelinin taksitler halinde ödeneceği kararlaştırılmış, bu konuda 20 adet senet verilmiş, ilk 13 adet senet bedeli ödenmiş, geri kalan 7 adet senet tutarı 13.250,00 TL ödenmemiştir.
Somut olaya ilişkin taraflar arasındaki temel uyuşmazlık işin sözleşmede kararlaştırılan 16 aylık süre içinde bitirilmediği, eksik bırakıldığı, 30.06.2008 vade tarihli 3.250,00 TL bedelli, 30.07.2008 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli, 30.08.2008 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli, 30.09.2008 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli, 30.10.2008 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli, 30.11.2008 vade tarihli 1.000,00 TL bedelli, 30.12.2008 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli toplam 13.250,00 TL tutarındaki senetlerin bedelsiz kaldığı, bu senetlerle ilgili borcun bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Eldeki davada yapılan yargılama sürecinde .... İcra Müdürlüğü’nün 2008/25198 E sayılı dosyası, sözleşme, ihtarname, tapu kaydı getirilmiş, tarafların gösterdikleri kanıtlar da toplandıktan sonra yerinde 21.11.2011 tarihinde tatbiki keşif yapılmış, uygulama teknik bilirkişi vasıtasıyla sağlanmıştır. Yerel mahkemece davalı tarafça üstlenilen işlerin sözleşme süresi içerisinde ifa edilmediği, davacı tarafça dava açıldığı tarihte halen davacıya ait dairedeki işlerin tamamlanmadığı, davanın açılmasına davalının sebep olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, %40 oranında 5.300,00 TL giderimin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, davacının yapmış olduğu 601,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
..... Noterliği’nde düzenlenen 25.03.2010 tarihli ihtarname davalı yüklenici şirket tarafından gönderilmiş, ihtarnamede bakiye 3.000,00 TL yangın merdiveni katılım payı ve bina elektrik besleme tablosu ücretinin ödenmesi, dairenin teslim alınması istenmiştir. Yerinde yapılan keşif sonucunda da davaya konu imalâtın dava tarihinden sonra tamamlandığı açıklık kazanmıştır. Bu durumda davacı dava açmakta haklıdır. Her dava davanın açıldığı tarihte varolan maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurularak çözümlenmesi gerekir (İBK 28.11.1956 tarih 13/15 sayılı).
Davaya konu edilen senetlerle ilgili icra takibi yapılmış, bu konuda takibin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş, tedbir infaz edilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu davanın reddine ilişkin verilen kararla birlikte borçlu (davacının) %40 oranında tazminatla sorumlu tutulabilmesi için alacaklı (davalının) bir icra takibi yapması, borçlu (davacının) İcra İflas Yasası’nın 72/3 maddesi hükmü gereğince takibin durdurulması veya icra veznesine yatan paranın alacaklıya (davalı) ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı alınması ve bu kararın infaz edilmiş olması temel kuraldır, ancak anılan bu kuralın uygulanabilmesi için davacının dava açmakta haklı olmaması gerekir. Somut olayda davacının dava açıldığı tarihte haklı olduğu kuşkuya yer vermeyecek derecede sabittir. Buna rağmen davalı yararına %40 maddi giderime hükmedilmesi doğru olmamış bozma nedeni sayılmıştır.
Diğer yandan davada davacı haklı bulunduğundan yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretine talep olmasa dahi mahkemece mutlak olarak doğrudan hükmedilmesi gerekir. Bu nedenle davacı yararına vekâlet ücreti tayin edilmemesi de isabetli olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent uyarınca davacının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ikinci bendinde yer alan “davalı tarafın %40 tazminat talebinin kabulü ile 5.300,00 TL icra inkâr tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin çıkarılmasına, yerine “koşulları oluşmadığından davalının icra inkâr giderimi isteminin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın hüküm kısmının 3. bendinden sonra gelmek üzere “davacı davasını vekille takip ettiğinden dava konusu 13.250,00 TL bedel üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.590,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, kararın değişik bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 01.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.