16. Hukuk Dairesi 2016/14042 E. , 2019/8858 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında, ... Köyü çalışma alanında ve tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan eski 106 ada 18 parsel sayılı 4.119,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 3.854,57 metrekare yüzölçümlü olarak; Ayşe Durdu Karaoğlu, ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tapuda hisseli kayıtlı bulunan eski 106 ada 10 parsel sayılı 1.788,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla ve 1.877,33 metrekare yüzölçümlü olarak ve eski 106 ada 17 parsel sayılı 1.352,11 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz da yine aynı ada ve parsel numarasıyla ve 1.270,76 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı Hazine, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin komşu taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın uygulama tutanağının 08.06.2015 tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli krokide (A) ve (C) ile gösterilen alanları kapsayacak şekilde ve 3.879,75 metrekare yüzölçümlü olarak; çekişmeli 106 ada 10 parsel sayılı taşınmazın uygulama tutanağının aynı rapora ekli krokide (B) harfi ile gösterilen alanı kapsayacak şekilde ve 1.776,72 metrekare yüzölçümlü olarak; çekişmeli 106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın uygulama tutanağının aynı rapora ekli krokide (D+E) harfi ile gösterilen alanları kapsayacak şekilde ve 1.346,19 metrekare yüzölçümlü olarak tutanağının olağan yoldan kesinleştirilerek tapu kütüğüne aktarılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davacı Hazine, kendisine ait taşınmazdaki yüzölçüm eksilmesinin taşınmazına komşu 106 ada 10 ve 17 parsel sayılı taşınmazlardan kaynaklandığı iddiası ile taşınmaz malikleri aleyhine dava açmıştır. Uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin davalarda husumetin davacıya ait taşınmazda eksilmeye neden olduğu iddia olunan taşınmazların tüm maliklerine birlikte yöneltilmesi gerekir. Somut olayda, çekişmeli 106 ada 10 parsel sayılı taşınmazın maliki olan ...’na husumet yöneltilmiş, ancak ...’nun dava tarihinden önce 1963 yılında vefat ettiği, her ne kadar mahkemece tek kanuni mirasçısı olan ...’nun, davaya dahil edilip çocuksuz ölümü nedeniyle tebligat çıkartılmadığı kayıt altına alınmış ise de, kayıt maliki ...’nun nüfus kayıtlarının tetkikinde, kanuni mirasçılarından Fatma Sayoğlu’nun sağ olduğu, diğer kanuni mirasçı ...’ın ise evli ve çocuksuz vefatıyla mirasçı olarak geride eşi ve kardeşlerinin kaldığı görülmekte olup, bu haliyle kayıt maliklerinden ...’nun tüm mirasçılarının davaya dahil edilmediği ve mahkemece taraf teşkili sağlanmaksızın davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki, taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesi hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca mahkemece öncelikle, söz konusu taşınmazın tapu kayıt maliklerinden olan ...’nun tüm mirasçılarını gösterir veraset ilamının temini ile mirasçılarının davaya dahil edilmeleri sağlanmalı, yöntemince taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulması cihetine gidilmelidir. Bu husus göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi, mahkemece teknik bilirkişi raporunda 106 ada 18 parsel içerisinde kalan ve (D) harfiyle gösterilen kısmın 106 ada 17 parsel sayılı taşınmaza eklenmesine dair hüküm kurulmuş ise de, 106 ada 17 parsel sayılı taşınmaz maliki ya da malikleri tarafından 106 ada 18 parsel maliki Hazine aleyhine açılmış bir dava olmadığı halde, Hazine aleyhine ve 106 ada 17 parsel sayılı taşınmaz maliki malikleri lehine olacak şekilde hüküm kurulması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.