3. Hukuk Dairesi 2014/13123 E. , 2015/5966 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2013/86-2014/82
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Antalya .. İlçesi, .. ada 01 parselde kayıtlı gayrımenkulü almak için 1996-1997-1998-1999 yılları arasında toplam 385,80TL ödeme yaptığını, 07.09.2007 tarihinde söz konusu gayrımenkulün adına tahsis işlemi yapılması için 15.10.2007 tarihine kadar başvurması istenmiş ve müvekkilinin başvurusu üzerine daha önceden yapılan ödemeler dikkate alınmadan davalı belediyenin hesaplama yaptığını, hesaplanan tutarı müvekkilinin ödeyip tapusunu aldığını, müvekkilinin önceden ödemiş olduğu tutarı, ödeyeceği tutardan mahsup edilmesi için 08.10.2007 tarihinde belediyeye dilekçe ile başvuruda bulunduğunu, itirazı kayıtla yapılan ödemenin, Belediye Encümenince yatırılması uygun bulunan bedel olması nedeniyle 10 yıl önceden yatırılan bedelin denkleştirici adalet ilkeleri gereğince hesaplanarak taraflarına ödenmesinin dilekçe ile istenmiş olmasına rağmen konunun tekrar Encümene getirilmesine karar verildiğinin belediye tarafından davacıya yazıyla bildirildiğini, bu konuda herhangi bir olumlu gelişmenin olmadığını, davalı belediyenin sebepsiz zenginleştiğini iddia ederek, fazladan yatırılan 385,80 TL"nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanan bedelinin(ıslahla 19.489,01TL) dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığını, ayrıca alınan encümen kararı doğrultusunda bedelin tahsil edildiğini, alınan bedelin haksızca alınmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 19.489,01 TL.alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.
Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.
Davacının davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan isteyememelidir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tarafından taşınmazı satın almak için 1996-1999 yılları arasında Kepez Belediyesi"ne ödenen toplam 385,80TL tutarındaki ödemenin vade ve tutar yönüyle ortalamasını teşkil eden 01.09.1997 tarihi esas alınmak suretiyle 05.04.2010 (dava tarihi) tarihinde ulaştığı değer 4 ayrı ekonomik veri (Amerikan Doları, Euro, TÜFE enflasyonu, Azami yıllık vadeli mevduat) baz alınarak hesaplanması sonucu 19.489,01 TL olarak tespit edilmiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece; davacı tarafından yapılan her bir ödemenin tarihi esas alınarak ifanın imkansız hale geldiği tarih(dava tarihi) itibari ile ulaşacağı alım gücünün; çeşitli etkenlerin (azalan alımgücü, enflasyon, fiyat endeksleri, altın ve döviz kurları, memur maaş ücretleri ile faiz oranlarındaki artışlar vs gibi) ortalamaları alınmak suretiyle uzman bilirkişi marifetiyle belirlenmesi ve sonucu dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, ortalama bir tarih dikkate alınarak dava tarihi itibariyle ulaştığı alım gücü tespit edilen rapor doğrultusunda hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.