7. Hukuk Dairesi 2021/600 E. , 2021/1189 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15/02/2018 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 17/01/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28/09/2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ve karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklaması dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 1107 parsel sayılı taşınmazda 12.12.2016 tarihli satış işlemiyle davalıya satılan 75/472 hissenin önalım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiş ve satış bedelinin resmi senette önalım hakkının kullanılmasını engellemek amacıyla yüksek gösterildiğini belirterek bedelde muvazaa iddiasında bulunmuştur.
Davalı vekili, satış bedelinin banka aracılığıyla ödendiğini, bedelde muvazaanın söz konusu olmadığını, satış bedelinin faiziyle birlikte ödenmesi halinde taşınmazın devrini kabul ettiklerini ve dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf talebi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda, satıcının kullandığı yere tekabül eden hissenin davalıya satılması ve kalan hissenin davacı tasarrufunda olması nedeniyle dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiği gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; davalı vekili 29.08.2018 tarihli dilekçesinde, dava konusu taşınmazda fiili taksim bulunduğunu ileri sürmüş ve tanık deliline dayanmıştır. Yargılama aşamasında dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif yapılmış ancak fiili taksim hususu açıklığa kavuşturulmamıştır. Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince davalının ileri sürdüğü fiili taksim savunmasının araştırılması, yerinde keşif yapılarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 259/2. maddesi gereğince tarafların tanıkları taşınmaz başında dinlenerek tüm taraf delilleri toplanıp, 13.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda zeminde dört ayrı bölüm halinde kullanıldığı belirlenen kısımların kim tarafından ve ne zamandan beri kullanıldığı, özellikle zeminde davacının ve davalıya pay satan Mustafa Karşılayan’ın kullandığı yer olup olmadığı hususları üzerinde durularak çelişkili beyanlar varsa giderilerek ve tanıklarca gösterilecek yerler fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek krokide denetime elverişli şekilde işaretlenmek suretiyle eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, 3.050,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 28.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.