Hukuk Genel Kurulu 2016/1968 E. , 2019/974 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.03.2013 tarihli ve 2010/343 E., 2013/275 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 02.02.2015 tarihli ve 2014/27875 E., 2015/1947 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işveren feshinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır.
Dosya kapsamından davacının devamsızlık yapması sebebiyle iş sözleşmesi feshedildiği anlaşılmıştır. Davacı tanıklarını feshe ilişkin görgüye dayalı bilgisi yoktur. Davalı tanıkları ise devamsızlık tutanaklarının içeriğini doğrulamışlardır. Bu durumda işverence yapılan fesih haklı sayılmalıdır. Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 25.05.2004-19.11.2004 tarihleri arasında çalıştığını, askerlik hizmetini yaptıktan sonra 01.03.2006 tarihinde davalı şirkette yeniden işe başladığını ve 06.02.2010 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, son ücretinin aylık brüt 1.250TL olduğunu, aylık 195,00TL yemek kartı verildiğini ve servis hizmetinden yararlandığını, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı neden bulunmaksızın davalı şirket tarafından 06.02.2010 tarihinde feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 12.08.2004-19.11.2004 tarihleri arasında çalıştığını ancak müvekkili şirketi ibra ederek 19.11.2004 tarihinde işten ayrıldığını, askerden döndükten sonra 08.03.2006 tarihinde tekrar çalışmaya başladığını, davacının en son işe geldiği gün mesai çıkışında anahtarını çekmeceye bırakarak iş yerinden ayrıldığını ve bir daha işe gelmediğini, 8-9-10 Şubat 2010 tarihlerinde devamsızlık tutanakları tutulduğunu, davacının iş sözleşmesini haklı neden bulunmaksızın feshettiğini, davacının müvekkili şirkete gönderdiği 10.02.2010 tarihli ihtarname ile işe gelmeyeceğinin öğrenildiğini, davacıya işten ayrılması için bir bildirim yapılmadığı gibi sözlü ifadede bulunulmadığını, davacı işçinin talep ettiği diğer alacaklara hak kazanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafça davacının devamsızlık yaptığı, iş sözleşmesini hiçbir sebep yokken feshederek işten ayrıldığı belirtilmiş ise de bu hususun hukuken geçerli tutanak ve belgeler ile kanıtlanmadığı, dört yılı aşan hizmeti bulunan davacının tazminat hakkından vazgeçecek şekilde davranmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, işçi lehine yorum ilkesi de dikkate alınarak mevcut belgeler ve tanık beyanlarından tazminatlara hak kazanacak şekilde davalı işveren tarafından iş sözleşmesine son verildiği kanaatine varıldığı, ek bilirkişi raporunda belirtilen miktarla sınırlı olarak kıdem ve ihbar tazminatları, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin davanın kabulüne, hafta tatili ücretine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, ihbar tazminatı yönünden bozmaya uyulduğu, kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacakları yönünden ise ilk hükümde ısrar edildiği belirtilerek davalı tarafça davacının kendi isteği ile işten ayrıldığından kıdem ve ihbar tazminatları hakkının bulunmadığı belirtilmiş ise de bu hususun kanıtlanamadığı, davalı iş yerinde dört yılı aşan hizmeti bulunan davacının tazminat hakkından vazgeçecek şekilde davranmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, işçi lehine yorum ilkesi de dikkate alınarak mevcut belgeler ve tanık beyanlarından ücret alacağı bulunan davacının eylemli ve haklı olarak iş sözleşmesini feshettiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, işçisine ücret borcu bulunan işverenin devamsızlık tutanaklarına dayanarak kıdem tazminatı sorumluluğundan kurtulamayacağı kanaatine varıldığı, bozma öncesi alınan 25.02.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda belirtilen miktarla sınırlı olarak kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin davanın kabulüne, şartları oluşmayan ve kanıtlanamayan ihbar tazminatı ile hafta tatili ücreti alacağına ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Direnme kararını taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından mı yahut davacı işçi tarafından mı haklı sebep olmaksızın feshedildiği ve burada varılacak sonuca göre davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, Mahkemenin direnme adı altında verdiği kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30"uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429"uncu maddesi).
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece bozmadan önce yapılan yargılama sonucunda, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı neden olmasızın feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne karar verilmiş iken, bozma sonrası verilen kararda ise; Özel Dairece davalı işveren tarafından yapılan feshin haklı nedene dayalı fesih olduğu, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle verilen bozma kararına ihbar tazminatı bakımından uyulduğu, kıdem tazminatı bakımından direnildiği belirtilerek davacının haklı nedene dayalı olarak iş sözleşmesini feshettiği gerekçesiyle kıdem tazminatının kabulüne, ihbar tazminatının reddine karar verilmiş böylelikle yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak direnme adı altında karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.10.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.