11. Hukuk Dairesi 2016/13356 E. , 2018/4597 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/06/2016 tarih ve 2014/570-2016/169 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinin süt ve süt ürünleri ile hayvan yemleri satışında lider firmalar olduğunu, çok sayıda ... ibareli markalarının bulunduğunu, davalının ... ibaresini tescil ettirmek istediğini, müvekkilleri markalarını mesnet göstererek tescile itiraz ettiklerini ancak TPEK YİDK kararı ile itirazlarının reddedildiğini, her iki marka arasında iltibas riski olduğunu, müvekkili marklarının tanınmış marka statüsünde olduklarını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2014-M-14922 sayılı YİDK kararının iptalini ve 2012/81502 sayılı " ... " ibareli dava konusu markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur.
Davalı vekili, müvekkilinin 45 yıldır Ödemiş"te mandıracılık ve süt ürünleri imal ve ticareti yaptığını, ticarî unvanının ... Ürünleri olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacıların "... " ibareli markalarıyla davalının " ...” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, 556 sayılı KHK 8/1-b uyarınca iltibasın bulunmadığı, davalının marka başvurusunun kötüniyetli yapıldığına dair kanıt sunulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin marka tescil başvurusuna karşı yapılan itirazı reddeden TPE YİDK kararının iptali ve davalı şirket markasının hükümsüz sayılması istemlerine ilişkindir.
Davacıların itirazına mesnet markalarının “...” ibareli esaslı unsurlardan oluştuğu davalı şirketin başvurusunun ise “...” ibaresini içerdiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacılar vekili, diğer iddialarının yanında müvekkilinin markaları ile davalı şirketin tescilini istediği markanın benzer olduğunu, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karışıklığa neden olacağını ileri sürmüştür.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi hükmü uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir.
Marka hakkının ihlalinden söz edebilmek için, iltibas tehlikesi gerekli ve yeterlidir. Bu ihtimalin gerçekleşebilir olması önemlidir. Bunun tespitinde ortalama alıcılar dikkate alınacaktır.
Somut olayda taraf markaları dikkate alındığında davacılar markalarının esas unsuru “...” ibaresinden oluşmaktadır. Davalı markasında ise esaslı unsur “...” ibaresidir. Davalı başvurusu davacılar markalarının esaslı unsurunu aynen içermekte ve davalı başvurusundaki “...” ibaresi her iki marka arasında ayırt ediciliği sağlamaya yetmemektedir. O halde markalar arasında asli unsurlar, yazı karakteri, kullanılan renkler itibariyle benzerlik olduğu kabul edilmelidir. En azından, bu benzerliğin ortalama alıcılar arasında markaların sahibi firmalar arasında irtibat olduğu sonucunu doğurabilecek nitelikte bulunduğu benimsenmelidir.
Bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.