Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/2486 Esas 2018/5796 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 24/11/2014 havale tarihli dava dilekçesinde; ...... Merkez ... (......) köyü 4900 nolu parselin ...... .........Müdürlüğü tarafından müvekkilinin babasına 2003 yılında ihale edilerek adına tescil ettirildiğini, müvekkilinin babasının vefatı üzerine mirasçılar arasında yapılan rızai taksim (müvekkilinin diğer parsellerdeki hakkından feragat ettiğinden) neticesinde 4900 parselin müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin bu gayrimenkulü iktisabından yıllar sonra ...... Kadastro Müdürlüğü tarafından dava konusu parselinde bulunduğu toplam 12 parselin 4958 nolu mera parselin içerisinde bulunduğu ve ikinci kez mükerrer olarak tescil edildiğinden bahisle 14/08/2014 tarihinde bu parselin tapudan terkininin yapıldığını, müvekkilinin sicile güvenerek sicilde yazılı yüzölçümlü gayrimenkulü aldığını, ancak sicile güven ilkesini zedeleyen işlem dolayısıyla mülkiyet hakkı zedelenmiş ve zarar gördüğünü belirterek, fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL tazminat alacaklarının yasal faizi ile davalı Hazineden tahsilini talep etmiştir. Daha sonra davacı vekili 21/10/2015 havale tarihli harçalandırılmış ıslah dilekçesiyle talebi 39.376,62 TL"ye yükselttiklerini, 39.376,62 TL"nin dava tarihi olan 24/11/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte Hazineden tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili ise cevap dilekçesinde; davacı tarafça sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre Hazineye karşı dava açılamayacağından dolayı aktif husumet yokluğu nedeniyle bu yönden davanın reddinin gerektiğini, Devletin tapunun yanlış tutulmasından dolayı sorumluluğuna gidilebilmesi için zararın kesinleşmiş olması gerektiğini, talep edilen bedelin yüksek olduğunu ileri sürerek davanın husumet ehliyeti yokluğuyla usulden yahut diğer nedenler dolayısıyla esas yönünden reddini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile; 39.367,62 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, 4900 parselin kadastro çalışması sırasında mükerrer olarak tespit ve tapuya tescil edilmesi sonucu, tapuya iyiniyetle güvenerek bu taşınmazı edinen davacının, edinme tarihinden sonra tapu kaydına mükerrerlik şerhi verilmesi ve taşınmazın tapu kütüğünden terkini sebebiyle Devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan zararlarının oluştuğu ve kadastro işlemlerinden kaynaklanan bu sorumluluğunda TMK"nın 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği gözetilerek davanın kabulü ile, tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza gelir metoduna göre değer belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 20/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.