11. Hukuk Dairesi 2016/11664 E. , 2018/4591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/02/2016 tarih ve 2015/86-2016/103 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı şirkete ait emtianın, davalının taşıyıcı olduğu...plakalı araçlar ile Türkmenistan şantiyesine yapılan taşıma esnasında hasarlandığını, bu hasar dolayısıyla davacı şirketin sigortalısına 31.727,64 USD ödeme yaptığını, davalının sigortalısının 62.920,40 TL ödeme yaptığını ancak kalan bakiyenin davalıdan talep edildiğini, bedelin ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatıldığını ve fakat davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zararın taşımadan kaynaklı olduğuna dair herhangi bir belge, ekspertiz raporu gümrük tutanağı, mahkeme tespit tutanağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan ... Sigorta A.Ş vekili, müvekkili şirketin 225 Euro muafiyet indirimi yaptıktan sonra 62.290,00 TL"yi 24/09/2014 tarihinde davacı tarafa ödediğini, müvekkil şirketin sorumluluğu olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacı ile dava dışı şirket arasında nakliyat blok abonman poliçe sözleşmesi bulunduğunu, poliçe kapsamında davacının sigortalısına 31.727,00 USD ödeme yaptığı, bu nedenle davacının TTK 1472 maddesi uyarınca sigortalısının halefi olduğu, dava konusu zararın dava dışı şirket emtiasının davalı yanca taşınması sırasında oluştuğu, zararın 31.727,00 USD olduğu, bu miktarın piyasa rayiç bedelleri ile uyumlu olduğu, davanın ihbar edildiği davalı sigortacısı ... Sigorta A.Ş"nin 62.290,00 TL"yi 24/09/2014 tarihinde davacıya ödediği, ihbar edilen şirketin yapmış olduğu ödemenin düşülmesi sonucunda borcun 4.420,00 USD olduğu, ancak davacı tarafından takip talebinde 3.476,00 USD ana para istendiği, taleple bağlı kalındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davacıya sigortalı emtianın taşınması sırasında zayi olması nedeniyle davacı tarafından dava dışı sigortalısına yapılan ödemenin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Mahkemece, yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu taşıma tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere CMR Konvansiyonu hükümlerine tabidir. Ülkemiz 30.10.1995 tarihinde CMR Konvansiyonu’nu kabul etmiş ve anılan Konvansiyon hükümleri bu tarihte yürürlüğe girmiştir. T.C. Anayasası’nın 90. maddesinin son fıkrası hükmünde “Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir.” düzenlemesi mevcuttur.
İşbu dava, aslında davalının akidi taşıtan-sigorta ettiren tarafından açılması gereken, ancak tazminat ödemesi nedeniyle halefiyet ilkesi uyarınca sigortacı davacı tarafından açılmış bir tazminat davası niteliğindedir. Dolayısıyla, davalının, akidi taşıtana karşı ileri süreceği def’i, itirazlar ve savunmaları onun halefi olan davacı sigortacıya karşı ileri sürmesine engel bir durum bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, somut olayın tabi olduğu CMR Konvansiyonu’nun 23-29. maddeleri bir bütün olarak göz önüne alınarak davaya konu taşımada tazmini gereken değerin belirlenebilmesi için konusunda uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli ve yeterli bir rapor alınması gerekirken, hükme esas bilirkişi raporunda, bu madde hükümlerinin tartışılmadığı, mümeyyiz şirket vekilince, bu yönden rapora itiraz edildiği halde, mahkemece ek rapor da alınmadığı anlaşılmış olup anılan eksik inceleme sonucu hüküm tesisi yerinde görülmediğinden kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.