11. Hukuk Dairesi 2016/13334 E. , 2018/4590 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.06.2016 tarih ve 2015/221-2016/162 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının "...+şekil" ibareli marka başvurusuna müvekkilinin “...” markasına dayanarak itiraz ettiğini, ancak bu itirazların kabul edilmeyerek markanın tesciline karar verildiğini, markalar arasında iltibas riski bulunduğunu ileri sürerek TPE YİDK’nın 2015-M-2707 sayılı kararının iptalini 2013/79283 sayılı “...+şekil” markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunmuştur.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin önceden tescilli “...” markalarının serisi niteliğinde başvuruda bulunduğunu, davacı markası ile iltibas riski olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacının "... Patisserie+şekil" ve "..." ibareli markalarıyla davalının "...+şekil" ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, davalı başvurusunda yer alan ... ibaresinin asli değil tali unsur olarak yer aldığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği olmasına rağmen iltibas oluşmadığından davacı tarafın tanınmışlık iddiasının somut olayda söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı şirketin marka tescil başvurusuna karşı yapılan itirazı reddeden TPE YİDK kararının iptali ve davalı şirket markasının hükümsüz sayılması istemlerine ilişkindir.
Davacının itirazına mesnet markalarının “...” ibareli unsurdan, davalı şirketin başvurusunun ise “...” ibaresini içerdiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı vekili, diğer iddialarının yanında müvekkilinin markaları ile davalı şirketin tescilini istediği markanın benzer olduğunu, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karışıklığa neden olacağını ileri sürmüştür.
556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi hükmü uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir.
Marka hakkının ihlalinden söz edebilmek için, iltibas tehlikesi gerekli ve yeterlidir. Bu ihtimalin gerçekleşebilir olması önemlidir. Bunun tespitinde ortalama alıcılar dikkate alınacaktır.
Somut olayda taraf markaları dikkate alındığında davacı markalarının esas unsuru “...” ibaresinden oluşmaktadır. Davalı markasında ise esaslı unsur “...” kelimesindedir. Davalı başvurusu davacı markalarının esaslı unsurunu aynen içermekte ve davalı başvurusundaki “w” harfi ile “ANI” ve “DONUT” kelimeleri her iki marka arasında ayırt ediciliği sağlamaya yetmemektedir. O halde markalar arasında asli unsurlar, yazı karakteri, kullanılan renkler itibariyle benzerlik olduğu kabul edilmelidir. En azından, bu benzerliğin ortalama alıcılar arasında markaların sahibi firmalar arasında irtibat olduğu sonucunu doğurabilecek nitelikte bulunduğu benimsenmelidir.
Bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.