21. Hukuk Dairesi 2016/20050 E. , 2017/6588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, kısıtlının iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle kısmi davada hesaplanan ve hüküm altına alınmayan bakiye maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; ... 4. İş Mahkemesi"nin 22.04.2011 tarih, 2008/9 E., 2011/320 Karar sayılı kararı ile "227.121,03 TL maddi tazminatının, 9.000,00 TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 23/11/2004 tarihinden itibaren yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" karar verildiği, verilen hükmün Dairemizin 08.10.2012 Gün, 2011/10084 Esas, 2012/16654 Karar sayılı ilamı ile davalı temyizi üzerine kusur raporunun hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı ve yeniden rapor alınması gerektiğinden bahisle bozulduğu, bu kez bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yeniden kusur raporu ve devamında hesap raporu aldırılarak gerekçede toplam zararın 299.300,04 TL olduğu belirtilerek davacının talebi doğrultusunda 227.121,03 TL maddi tazminatın hüküm altına alındığı ve bu hüküm Dairemizin 20.01.2014 Gün, 2013/15771 Esas, 2014/629 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, davacı vekilinin işbu davada önceki kararda hüküm altına alınmayan miktarın tahsili için ek dava açtığı anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, dava konusu zararlandırıcı olaya ilişkin ... 4. İş Mahkemesi"nin 22.04.2011 tarih, 2008/9 E., 2011/320 Karar sayılı karar ile hüküm altına alınan 227.121,03 TL maddi tazminatı davacının temyiz etmediği, hükmün davalı yararına bozulduğu ve 227.121,03 TL maddi tazminatın artık davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu miktarın üzerinde bir miktarın artık davacılar tarafından ek dava ile de olsa talepte bulunulamayacağı dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı tarafın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.