15. Hukuk Dairesi 2019/1559 E. , 2020/1092 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :...8. Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 17.03.2020 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat... ile davalı asil ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Yargıtay Başkanlar Kurulu"nun 26.03.2020 tarih, 15.04.2020 ve 30.04.2020 tarihli kararları ile en son müzakerelerin 31.05.2020 tarihine kadar ertelenmesine karar verilmiş ise de, erteleme süresince acil, öncelikli ve zorunlu işler ile kurul ve daire başkanlıklarınca uygun görülecek dosyalarla ilgili olarak müzakere ve duruşmaların yapılıp yapılmayacağı hususu kurul ve daire başkanlıklarının takdirine bırakılmış olup, eldeki davanın duruşmalı temyiz edilerek duruşması da yapılmış olmakla Daire Başkanlığınca Yargıtay Kanunu da dikkate alınarak işin acil ve öncelikli incelenmesi gerektiği takdir edilerek
bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan yüklenici tarafından arsa sahibine karşı açılmış alacak ve tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici, sözleşme gereğince kendisine isabet etmesi gereken 1 ve 8 no"lu bağımsız bölümlerin, davalı arsa sahibi tarafından satılması nedeniyle satış bedelini, yine arsa sahibinin sözleşme şartı gereğince vekâlet verdiği şirket temsilcisi ..."ın azil edilmesi nedeniyle ceza-i şartı ve arsa nedeniyle yapılan masraf bedellerini talep ve dava etmiştir. Davalı, iddia edilen bağımsız bölümlerin de davacının bilgi ve isteği ile satıldığını, satışı yapılan 1 ve 2 numaralı taşınmazların bedelinin yükleniciye verilmiş olduğunu, 1 numaralı taşınmazın ..."e kaldığını, bu kişinin davacı şirketin elemanı olduğunu, 8 nolu taşınmazın satışı için de yine ...’e vekâlet verdiğini, kendisinin satış bedellerini almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında yapılan ve geçerliliği tartışmasız olan sözleşmenin 4. maddesinde masrafların tümünün müteahhide ait olduğu yazılı olduğundan, davacı taraf davalı adına ödediğini iddia ettiği irtifak hakkı terkin bedeli 51.552,00 TL, imar kanunu 18. madde uygulamasının kaldırılma bedeli 72.040,00 TL olmak üzere toplam 123.592,00 TL"yi sözleşmeye göre davalıdan talep hakkının bulunmadığı, sözleşmenin 19. maddesi ile vekâletnamenin iptâl edilmesi halinde cezai şart düzenlendiğini, bu şart vekâletnamenin iptâl edilmesi nedeniyle yükleniciye ait olacak dairelerden dolayı oluşacak zarara ilişkin olduğunu, dinlenen tanık beyanlarına göre 1 ve 8 numaralı daireler davacının istediği kişilere davalı tarafça devir edilmiş olup, taşınmazların devrinden davalının kendisi için para almadığı anlaşıldığından, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre 4. madde kapsamında ödenen bedellerin bu madde kapsamında cezai şart olarak istenmesi mümkün olmayıp dava konusu 1 ve 8 numaralı bağımsız bölümler davalı tarafça müteahhidin istediği kişilere satıldığından davacının zararının oluşmadığı, cezai şart uygulama şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davacı vekilinin sair temyiz nedenleri yerinde değildir.
2-Taraflar arasında 12.08.2015 tarihli ve 35086 yevmiye nolu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiş olup, bu sözleşmeye göre bağımsız bölümlerin paylaşımının 6 adet yükleniciye, 2 adet arsa sahibine düşecek şekilde yapılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı yüklenici kendisine düşen bağımsız bölümlerden 1 ve 8 nolu dairelerin bedelini talep etmektedir. Dairelerden 1 nolu bağımsız bölüm dava dışı ...’e davalı arsa sahibi tarafından satılmış, 8 nolu bağımsız bölüm ise arsa sahibi tarafından dava dışı ...’e vekâlet verilerek, ... tarafından 3. bir kişiye devredilmiştir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, yükleniciye düşen dairelerin arsa sahibi tarafından satılması ve arsa sahibinin söz konusu taşınmazları yüklenicinin talimatı ile sattığını iddia etmesi halinde ispat külfeti arsa sahibine düşmektedir. Arsa sahibinin, bu iddiasını ispat etmesi hususunda dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, adi de olsa yüklenicinin yazılı bir talimatını veya yüklenici ile alıcılar arasında yapılmış yazılı bir sözleşmenin varlığı aranmaktadır. Ancak yüklenici ile arsa sahibi arasında güvene dayalı olarak yazılı belge aranmaksızın bir çok satışın da yapılması mümkün olup ispat hususunda bu durumun da dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda yüklenicinin kendisine düştüğünü iddia ettiği dava konusu daireler dışında 4 adet dairenin de arsa sahibi tarafından satıldığının anlaşılması karşısında bu 4 adet dairenin ne şekilde satıldığının araştırılarak, bu dairelerle ilgili yüklenicinin yazılı bir talimatı veya yapılmış bir sözleşme bulunmaması halinde sözleşme ilişkisi kapsamında aralarında oluşan iş ilişkisi ve teamül dikkate alınarak şimdiki gibi davanın reddine, aksine bu dairelerin satışı ile ilgili de herhangi bir talimat veya yazılı sözleşme bulunması halinde iddianın değerlendirilerek kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 12.05.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.