18. Hukuk Dairesi 2014/18672 E. , 2015/6287 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, ... Köyü 112 ada 80/A parsel sayılı taşınmazın kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı olarak bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleşen davada, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Birleşen dava yönünden yapılan incelemede:
1-Kamulaştırma Kanunu"na 5999 sayılı Kanunla eklenen ve 30.06.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Geçici 6. maddesinde “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9.10.1956 tarihi ile 4.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır” hükmü getirilmiş, 25.02.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesiyle de “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş yıl süreyle geçerli olmak üzere; 4.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6 ncı maddesi hükmü, 4.11.1983 tarihinden sonraki kamulaştırmasız el koyma işlemlerine de uygulanır” denilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 22.02.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 01.11.2012 tarih ve 2010/83 Esas-2012/169 Karar sayılı kararı ile uzlaşma dava şartı sayılmış, 6111 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi ise iptal edilmiş ancak iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra kanunlaşan ve 11.06.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanunun 21. maddesi ile Kamulaştırma Kanunu"nun Geçici 6. maddesi değiştirilmiştir. Değiştirilen Geçici 6. maddenin 1. fıkrasında “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9.10.1956 tarihi ile 4.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır.” denilmiş, 10 fıkrasında ise “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması hâlinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda açıklanan bu düzenlemeler karşısında 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el atılan taşınmazlar için 6487 sayılı Yasanın yayımlanmasından sonra açılan davalarda uzlaşma dava şartı olarak kabul edilmekte, öncesinde açılan davalar için ise uzlaşma yoluna başvurulması için üç aylık süre öngörülmekle birlikte uzlaşmaya başvurulması zorunluluk haline getirilmemektedir. Buna göre 6487 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce açılan davalar için uzlaşmaya gidilmemesi nedeniyle davaların reddi yoluna gidilemeyecek, mahkemelerce işin esasına girilerek gerekli araştırmalar yapılıp sonucuna göre bir karar verilecektir.
Dava konusu somut olay incelendiğinde, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin birleşen davanın yukarıda açıklanan Yasa maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra 25.06.2013 tarihinde açıldığı ve dava tarihi itibariyle uzlaşmaya başvurulduktan sonra dava açılmasını dava şartı sayan ve yukarıda açıklanan Yasa maddesinin yürürlükte olduğu ve mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de;
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
2-Kamulaştırmasız el atma davalarına da uygulanan 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Geçici 6. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında "Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması halinde taşınmazın dava tarihindeki değeri taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri esas alınmak ve bu Kanunun 11 inci ve 12 nci maddelerine göre hesaplanmak suretiyle tespit edilir." hükmü öngörülmüştür.
Buna göre de davalı idarenin cevabına göre 1976 tarihinde dava konusu taşınmaza el atıldığına göre dava konusu taşınmaza ne zaman el atıldığının araştırılıp 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında el atıldığının anlaşılması halinde el atma tarihi itibariyle, 04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığının tespiti halinde ise değerlendirme tarihi itibarıyla 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde bulunup bulunmadığının, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının,
Taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının,
Belediye başkanlığından araştırılarak, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten ve hava fotoğrafları da getirtilmek suretiyle dava konusu taşınmazın el atma tarihi (04.11.1983 tarihinden sonra el atıldığının tespiti halinde ise değerlendirme tarihi) itibarıyla niteliği tespit edildikten sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle arsa olarak kabul edilerek bedel belirlenmesi,
3-Dosya içinde bulunan ve dava konusu taşınmaza somut emsal alınarak incelenen ... mahallesi 4483 ada 1 parsel ile 6620 ada 4 parsel sayılı taşınmazların sırasıyla 08.02.2011 ve 17.07.2007 olan satış tarihleri itibariyle imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadığının, imar parseli ise düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye imar ve tapu müdürlüklerinden, 08.02.2011 ve 17.07.2007 tarihli satışlarına ilişkin alıcısını, satıcısını ve satış bedelini gösteren tapu kaydı ve resmi satış akit tablosunun onaylı örneğinin ve tapu kayıt örneklerinin tapu müdürlüğünden getirtilerek bilirkişi kurulu raporunun denetlenmemiş olması,
4-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırmasında gözönünde tutulması ve buna göre dava konusu taşınmaz ile emsallerin asıl davada 2012 birleşen davada 2013 yılı itibariyle emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin (cadde ve sokak itibarıyla belirlenen) ilgili belediye başkanlığından getirtilip karşılaştırılmamış olması,
5-Dava konusu taşınmazın bedelinin tesptine ilişkin değerlendirme dava tarihine göre yapıldığından hükmedilen bedelin tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken asıl davada bedelin bir kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi ,
6-Kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedelinin tahsiline karar verilen taşınmazın davacılar adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline ilişkin hüküm kurulmaması,
Doğru görülmemiştir.
7-Ayrıca, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 6487 sayılı kanunla değiştirilen geçici 6.maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları 13.03.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarih, 2013/95 Esas ve 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edildiğinden; 04.11.1983 tarihinden sonra elatılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız elatma nedeniyle açılan davalarda, mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden bu hususun da bozma sebebi yapılması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.