1. Hukuk Dairesi 2015/16448 E. , 2018/12982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalıların mirasbırakanı ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle fatura borcuna karşılık 15.11.1982 vade tarihli 950.000 TL ve 15.11.1983 vade tarihli 920.000TL bedelli iki adet senet verdiğini, senetleri vadesinde ödeyemediğini, davalılar murisi ile yapılan görüşmeler üzerine bu senetler karşılığı borç ödeninceye kadar teminat olarak 2.000.000 TL bedelle, 220 parseldeki 3200/27787 hissesine 11.01.1982 tarihli satış vaadi şerhi konulduğunu, murisin 26.03.1985 tarihinde öldüğünü, borcun tamamının ödendiğini, murisle yapılan anlaşma gereği çekişme konusu taşınmazın iadesi gerektiği halde davalıların üzerlerine intikal yaptırdıklarını ileri sürerek, tapunun iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalılardan ..., ..., ..., ... davayı kabul etmişler, ..., ..., ..., ... ve ... ise kesin hüküm nedeniyle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/49 Esas,1985/325 karar sayılı ilamı bu dava yönünden kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle aynı dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek davam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıyla da kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Somut olayda; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve 28.02.1986 tarihinde kesinleşen, 198549 Esas, 1985325 Karar sayılı davanın davacısının davalıların mirasbırakanı Ahmet Boğa, davalısının davacı ..., dava konusunun 220 parsel sayılı taşınmazın 3200/27787 payının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı hükmen tescil istemine ilişkin iken, eledeki davanın tarafları ve dava konusu aynı olmakla birlikte dava sebebi farklıdır. Bu nedenle yukarıda belirtilen ilke ve olgular çerçevesinde kesin hükümden bahsetmek mümkün değildir.
Hal böyle olunca, işin esasına girilip değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 01/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.