11. Ceza Dairesi 2016/4022 E. , 2018/4105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- “Sahte fatura düzenlemek” ve “sahte fatura kullanmak” suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, 5271 sayılı CMK"nun 225. (1412 sayılı CMUK"nun 257 ve 150.) maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, iddianame ve iddianamenin dayanağı olan İzmir Vergi Dairesi mütalaası, vergi suçu raporu,vergi tekniği raporları ile “2008, 2009, 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme ve 2009,2010 takvim yıllarında sahte fatura kullanma” suçlarından sanığın ayrı ayrı cezalandırılması talep edilmesine karşın, sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçları aynı suç kabul edilip yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
2- Sanık hakkında, 2008, 2009, 2010 takvim yıllarında "sahte fatura düzenlemek" ve 2009, 2010 takvim yıllarında "sahte fatura kullanmak" suçlarından açılan kamu davasında; sanığın suçlamaları kabul etmemesi, kullandığı ve düzenlediği faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayandığını beyan etmesi karşısında; sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarının maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun"un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır"" şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
a-2008, 2009, 2010 takvim yıllarına ait suça konu ve dosya içerisinde asılları bulunan fatura asıllarının incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadıklarının tespit edilmesi,
b-Faturaların kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıdığının anlaşılması halinde ise;
aa-Sanık adına düzenlenen faturaları kullananlar ve sanık adına kullanılan faturaları düzenleyenler tespit edilip, kullanan ve düzenleyen ilgili şirket yetkilileri hakkında dava açılıp açılmadığı sorulup, açıldığının tespiti halinde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi,
bb-Sanık adına düzenlenen faturaları kullanan ve sanık adına kullanılan faturaları düzenleyen şirket yetkilileri veya kişilerin CMK"nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenilmesi, faturaları kimden, hangi ticari ilişkiye dayanarak aldıkları veya kime hangi ticari ilişkiye dayanarak verdikleri konusunda beyanları da alınarak bunlarla ilgili belgeleri olup olmadığının sorulması,
c-Faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi için;
aa)Sanık adına kullanılan faturaları düzenleyen ve sanık adına düzenlenen faturaları kullanan kişi ve şirketlere ilişkin mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler araştırılarak getirtilip dosya arasına konulması,
bb) Daha sonra sanık adına kullanılan faturaları düzenleyen ve sanık adına düzenlenen faturaları kullanan şirket ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yapılması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Kabule göre ise; 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 03.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.