1. Hukuk Dairesi 2015/15861 E. , 2018/12953 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakan ...... Akçacık"ın mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak 357 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalı ... Akçacık"a, 923 parsel sayılı taşınmazını kızı olan davalı ... satış suretiyle devrettiğini, yine ölümünden 15 gün önce 70 parsel sayılı taşınmazını davalı ...... Akçacık"a bağışladığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, devirlerin usulüne uygun olduğunu, mirasbırakanın 24.06.1999 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile davacılar ve dava dışı mirasçılara da terekeden mal bıraktığını, mirasbırakanın denkleştirme (paylaştırma) amacı ile hareket ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; "... mirasbırakan tarafından yapılan vasiyetnamenin yerine getirilip getirilmediğinin, oradaki taşınmazların hak sahiplerine kayden intikal ettirilip ettirilmediğinin araştırılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de bağış konusu edilen taşınmaz bakımından 01.04.1974 gün ve 1/2 İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı gözetilmeksizin 70 parsel hakkında iptal ve tescil kararı verilmesi de isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 357 ve 923 parseller yönünden mirasbırakanın hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm
mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, bağış suretiyle devredilen 70 parsel yönünden ise 01.04.1974 tarih ve 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
1930 doğumlu ...... Akçaçık"ın 08.01.2000 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan davacılar ......, davalılar ......ile dava dışı çocukları ...... ile karısı ......"yü bıraktığı, ......"nün 22.01.2001 tarihinde öldüğü, davacılardan ......"in 28.06.2008, Sadullah"ın ise 27.09.2013 tarihinde öldüğü, her iki davacının da mirasçılarının davaya dahil edildği, mirasbırakanın 21.06.1999 tarih ve 936 yevmiye nolu senetle 357 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalı ..."e, 923 parsel sayılı taşınmazını ise kızı olan davalı ..."e satış suretiyle, 23.12.1999 tarih ve 1670 yevmiye nolu senetle 70 parsel sayılı taşınmazını ise oğlu olan davalı ..."e bağış suretiyle devrettiği kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 70 parsel sayılı taşınmazın temlikinin bağış suretiyle yapıldığı, geçerli işlemlerden olan bağış suretiyle yapılan temliklerde 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri olmadığı ve muris muvazaasına ilişkin iddianın dinlenemeyeceği, koşullarının varlığı halinde 4721 sayılı TMK. nun 560 ila 571. maddelerinde öngörülen tenkis davasına konu edilebileceği açık olup eldeki davada tenkis isteğinin bulunmadığı gözetilerek 70 parsel bakımından davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bir kısım dahili davacıların tüm temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; mirasbırakanın davacı çocukları ile beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, mirasbırakanın ... Noterliğinin 24.06.1999 tarihli vasiyetnamesi ile 1201 parsel sayılı taşınmazdaki annesi ...... Akçacık"tan intikal eden payını ve 1191 parsel sayılı taşınmazının tamamını oğlu ..."a, 31 parsel sayılı taşınmazını müştereken eşi ...... Akçacık ve kızı ... Akçacık"a, 1248 parsel sayılı taşınmazını da müştereken kızı ...... ile oğulları ...... ve......"e vasiyet ettiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 16.6.2000 tarih ve 2000/486 Esas- 399 Karar sayılı vasiyetnamenin aynen tenfizi kararının 27.06.2000 tarihinde kesinleştiği, salt bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağı, buna göre mirasbırakanın tüm mirasçılarına az ya da çok mal bıraktığı, anlaşılmaktadır.
01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmayı amaçladığı durumlarda uygulanacağı, oysa somut olayda dava konusu taşınmazların mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla devredilmediği açıktır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.