Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/4286 Esas 2016/9742 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4286
Karar No: 2016/9742
Karar Tarihi: 30.05.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/4286 Esas 2016/9742 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı banka, davalıya ait bir kredi sözleşmesi nedeniyle icra takibi başlatmış ancak davalı itiraz etmiştir. Mahkeme, kredi sözleşmesinin şekil şartı eksikliği nedeniyle geçersiz sayılması gerektiğine karar vermiştir. Ancak Borçlar Kanunu'nun ilgili maddeleri dikkate alınmadan, sonradan yürürlüğe giren maddeler uyarınca karar verilmiştir. Bu nedenle kararın bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 818 ve 583. maddeleri detaylı olarak açıklanmalıdır.
19. Hukuk Dairesi         2016/4286 E.  ,  2016/9742 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkili bankanın alacağı nedeniyle davalı aleyhine icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı duruşmadaki beyanında, icra dosyasında bulunan sözleşmedeki kaşe ve imzanın kendisine ait olduğunu, takibe uğrayan ve kefil olarak gözüktüğü kredi sözleşmesinin haberi olmadan kendi sözleşmesini imzaladığı esnada kendisine imzalatılmış olabileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre, icra takibine konu olan genel ticari kredi sözleşmesinin şekil şartı eksikliği nedeniyle geçersiz sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı banka kefil olan davalı hakkında 04/02/2010 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibi başlatmıştır. Kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca davalının kefaletinin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda 04/02/2010 tarihli kefalet limiti bulunan genel kredi sözleşmesinde davalı kefil kefalet limiti (limit artırımı) dahilinde sorumlu olacaktır. Mahkemece açıklanan ilke uyarınca davalının sözleşme kapsamında sorumlu olacağı miktar, bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yetkisi verilmek suretiyle tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sözleşmeden sonra yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu"nun 583. maddesine göre karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.