Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/580 Esas 2019/4214 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/580
Karar No: 2019/4214
Karar Tarihi: 13.05.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/580 Esas 2019/4214 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/580 E.  ,  2019/4214 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca; "Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Aynı Kanunun 294-301 maddelerinde ise mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Bu düzenlemelere göre Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Kanunun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
    Eldeki asıl davada; davacı, 21.08.2007 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibine bağlanan gelirin %70 kusur karşılığına tekabül eden alacak tutarının davalılardan ... ve ... Sigorta A.Ş.’den tahsilini talep ettiği, birleşen davada ise, anılan trafik iş kazası sebebiyle hak sahibine bağlanan gelir nedeniyle oluşan kurum zararının tamamının ...’den istendiği anlaşılmakla, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne denmek suretiyle, meydana gelen kurum zararının %70 kusur karşılığının davalılardan tahsiline karar verilmesi, birleşen dava yönünden, kaza sebebiyle meydana gelen kurum zararının tamamının talep edildiğinin dikkate alınmaksızın, tam kabul şeklinde hüküm kurulması, hükmü kendi içinde çelişkili kılacağından, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde çelişkili hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.