(Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi 2014/2433 E. , 2014/7140 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, feshin asıl nedeni olarak davacının sendika üyesi olduğunu belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... şirketi vekili, davacıya ilk uyarının sendikaya üye olduktan 1 ay sonra işyerinde işverenin başka işçisine sataşmasından dolayı yapıldığını, davalı işverenin denetimler ve denetmenlerce tespit edilmiş kusurları kamera kayıtları ile durum tespit tutanakları haline getirerek davacının da imza ve tebliği ile gerçekleştirdiğini, tüm çalışanlarda olduğu gibi amir ve yardımcılarının davacıya buldukları kusurları hakkında sözlü uyarı ve ikazlar yaptığını, hatalarını düzeltmeye çalıştıklarını, davacının tutum ve davranışları karşısında iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, husumetin firmaya yöneltilemeyeceğini, davalı diğer şirket ile arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı şirketler arasındaki ilişkinin asıl-alt işveren ilşikisi olduğu, bu şekilde asıl işverenin işe iadenin sonuçlarından diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğu cihetine gidilmesi gerektiği, feshin geçersiz olup asıl nedenin sendikal nedenler olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanılarak feshedilebileceği düzenlenmiştir. Söz konusu geçerli sebepler İş Kanunu’nun 25.maddesinde belirtilen derhal fesih için öngörülen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işçinin ve işyerinin normal yürüyüşünü olumsuz etkileyen hallerdir.
İşçinin yeterliliğinden veya davranışlarından kaynaklanan sebepler ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde fesih için geçerli sebep olabilirler. İş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli sebeplere dayandığı kabul edilmelidir.
Somut olayda esas yönünden değerlendirme yapılmazdan evvel, davacı vekilinin dava dilekçesinde feshin asıl nedeninin sendika üyesi olması ve dolayısıyla sendikal nedenlere dayandığını iddia etmiş ise de aynı dilekçede talep kısmında işe başlatmama tazminatını 4857 sayılı Yasanın 21.maddesi uyarınca en az 4-en çok 8 ay arası talep etmesine rağmen talep aşılarak işe başlatmama tazminatının 1 yıllık ücreti tutarında hükmedilmesi kabul şekli bakımından doğru olmamıştır.
Bununla birlikte fesih yönünden dosya incelendiğinde; davacı hakkında 20.12.2010 tarihinde aracın şasi numarasını eksik kontrol etmesi nedeniyle savunması istenmiş olup savunmasında çok acelece ve yanlış yaptığı için üzgün olduğunu üzerinden tam 1 ay geçtiğinden hangi araç olduğunu hatırlamadığını beyan etmiş;03.12.2010 tarihinde ise yine şasi numarasını yanlış kontrol etmesinden dolayı savunması istenmiş olup savunmasında ilk muayenesini kendisi yaptığı için şase nosunu düzeltmemiş olduğunu, ayrıca 8 gün önce olan olay nedeniyle şimdi savunma alındığını beyan etmiş olup bu eylemi nedeniyle 25.12.2010 tarihinde ağır kınama cezası aldığı ve itirazsız tebliğ ettiği; 24.11.2010 tarihinde ise muyane iş emrini doğru doldurmadığından bahisle savunması istenmiş olup savunmasında olayın iş yoğunluğu, işyerin yoğun olduğu için hızlı iş istenmesi veya iş yerindeki bazı faaliyetlerden dolayı olabileceğini beyan etmiş olup 04.12.2010 tarihinde kınama cezası verildiği ve davacının itirazsız tebliğ ettiği; 13.11.2010 tarihinde de iş arkadaşına yönelik taciz edici, kışkırtıcı, işyerine yakışmayan kaba hareketlerde bulunduğundan bahisle savunması alınmış olup işçiye sataşma olmadığını beyan etmiş olup 04.12.2010 tarihinde uyarı verildiği itirazsız tebliğ aldığı; 22.11.2011 tarihinde ise teknik denetim sırasında görevini gereği gibi yapmadığı, sinyal lambaları kısmen yanmıyor (ağır kusur), dörtlü ikaz sistemi fonksiyonunu yerine getirmiyor (ağır kusur) gerekçesiyle savunması istenmiş olup olay sırasında başka bir müşterinin olay çıkardığını onunla ilgilenirken kusur yazmayı gözden kaçırdığını beyan etmiş olup disiplin cezası olarak uyarı cezası verildiği itirazsız tebliğ aldığı; 24.10.2011 tarihinde ise motosiklette koruma gözlüğü bulunmadığı halde bu kusuru vermeyerek muayeneyi onayladığı ve eksik kusur verdiğinden bahisle savunması istenmiş olup hatalı kusur seçiminden dolayı raporun düzeltildiğini beyan etmiş olup 28.10.2011 tarihinde yazılı olarak uyarıldığı ve itirazsız tebliğ aldığı; 12.05.2012 tarihinde ise müşterinin kendisine karşı yapılan kaba davranışlardan dolayı şikayet olduğu belirtilerek savunması istenmiş olup müşterinin kendisine fevri davrandığını, amirinin yanına götürdüğünü, orada müşterinin kendisine bağırıp çağırdığını, kendisinin de muayeneden kaldığı için fevri davrandığını söylediğini ve oradan uzaklaştığını beyan etmiş olup disiplin cezası olarak uyarı verilmiş ve davacı itirazsız tebliğ almış olduğu; 04.06.2012 tarihinde ise plakası ve sipariş numaraları verilen araçların iş emirlerini tam ve doğru doldurmadığı gerekçesiyle savunması alınmış olup kendisinin bu tutanaktan yani bu küçük unutkanlıktan muayene prosedürünü bile değil anladığı sırasınn kendisine gelmiş olduğunu, bunun son yazılan tutanak olarak gördüğünü, performans denildiğini sonrada açık arandığını beyan etmiş olup disiplin cezası olarak 16.06.2012 tarihinde yazılı olarak uyarıldığı ve itirazsız tebliğ ettiği; 23.06.2012 tarihinde ise davacının LPG sızdırmazlık kontrolünü yapmadığı, far ölçümünü yapmadığı ve muayene etiketini işaretlemediğinden bahisle savunması alınmış olup sendikalı olduğu için kendisinden öncekilerin olduğu gibi tutanak tutulduğunu, amirlerine sorduğunda kendisiyle uğraşıldığını söyleyenler olduğunu beyan etmiş olup bir disiplin cezası öngörülmeyip eğitime tabu tutulmasına karar verildiği; 09.03.2012 tarihli noter ihtarı ile de arkadaşlarına küfür ve hakaret ederek iteklediği, şikayetçiler ve tanık ifadelerinden anlaşıldığı belirtilerek son kez uyarıldığının ihtar edildiği; 16.06.2012 tarihinde ise iş emirlerini dikkatsizlik sonucu eksik veya hatalı bilgiler ile açmak/doldurmak uygunsuzluğunu işlediğinden bahisle yazılı olarak uyarı verildiği görülmüş ayrıca yine çeşitli tarihlerde davacıya yazılı uyarı, sözlü uyarılar verildiğine dair tutanaklar ile hatalı muayene tutanakları, davacının hatalı muayene sonucun davalı işveren tarafından ödendiği belirtilen müşterilere yapılan ödemelere dair belgeler ve hatta fesihten sonra dahi davacının hatalı işlemleri olduğu ileri sürülerek sunulan müşteri şikayet ve dilekçeleri ile ilgili belgelerin de sunulduğu görülmüştür.
Son olarak davacı ile ilgili olarak 19.09.2012 tarihli tutanaklar ile de davacının 09.08.212 tarihinde eksik ve hatalı muayene, 30.07.2012 tarihinde de muayene tekrarında eksik ve hatalı işlem yaptığı, imzasının farklı olduğuna dair ayrıntılı olarak belirtilip savunması istenmiş olup özetle LPG kontrolünü yaptığını, kameradan izlediklerini, bu kez de hızlı yaptığının söylendiğini, lastik profil diş derinliğini viaonline sistemine yazmadığının tespit edildiğinin söylendiğini, bunu kimsenin yazmadığını, daha yeni kendilerinden öğrendiklerini, kimsenin bunu bilmediğini, kendisinin olayının sendika yüzünden olduğunu, yapılan işin ve atılan imzanın belli olduğunu, zamanla bazı farklılıkların olabileceğini, bunun tek amacının sendikalı olmasının olduğunu, herkesin bildiğini beyan etmiştir.
Davacının savunması alındıktan sonra iş sözleşmesinin Disiplin Yönetmeliğinin D.6.1-D.1.3 maddeleri kapsamında görevden çıkarma cezası ile cezalandırılmak suretiyle iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır.
Gerçekten de yukarıda safahatı belirtilen tutanakların içeriği ve muayene ile ilgili çeşitliliği yanında davacının bu tutanaklara savunma olarak verdiği kimi beyanlarında üzerine atılı eksik ve hatalı muayene işlemlerini kabul ettiği, kiminde kabul etmekle birlikte işyerinde diğer çalışanların da yaptığını, kimi beyanlarında da hakkında bu sıklıkta tutanak tutulmasının tek nedenin sendikalı işçi olması nedeniyle baskı yapılmasından kaynaklandığını beyan ettiği görülmektedir.
Ancak tutulan tutanakların içeriği, sıklığı, savunma ile çoğunluğunun ikrar edilmesi ancak çeşitli nedenler ileri sürülmesi, davacının çalıştığı süre ve özellikle de yaptığı işin kamu yararı yönünden değerlendirildiğinde; davacının tutum ve davranışları ile iş sözleşmesine ve asli edimi olan iş görme borcuna aykırılık oluşturmak suretiyle iş barışını ve huzurunu bozduğu, tutum ve davranışları ile işyerinde olumsuzlukların ortaya çıkmasına, kötü ve eksik ifa suretiyle gerek işverenin itibarını gerekse müşterilerin can ve mal sağlığını riske attığı ve bu hali ile işverence iş sözleşmesinin devamının çekilmez hal aldığı, tutum ve davranışları ile bizzat davacının iş sözleşmesinin feshine neden olması karşısında davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığından, davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması hatalı olmuştur.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 25,20 TL harçtan peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,05 TL harcın davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4-Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı ... AŞ."nin yaptığı yargılama gideri 98,00 TL"nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalılara iadesine, 01.04.2014 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.