Esas No: 2019/6102
Karar No: 2020/994
Karar Tarihi: 25.02.2020
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/6102 Esas 2020/994 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükümle ilgili olarak; Dairemizin 06/05/2019 gün ve 2016/14518 E. - 2019/3158 K. sayılı ilâmıyla davalılar yönünden temyiz talebinin reddine, davacı Hazinenin temyiz talebi yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, asliye hukuk mahkemesine sunmuş olduğu 16/01/1968 tarihli dava dilekçesi ile özetle; dava konusu taşınmazların mera olduğu davalının bu taşınmazları sürerek tarla haline getirdikten sonra hasımsız olarak açtığı tescil davası ile adına tescil ettirdiği iddiasıyla davalı ... ... (...) aleyhine açtığı davada ... ilçesi, ... mahalllesi 10/04/1951 tarih ve 72, 73, 74, 75, 76, 77 ile 31/05/1956 tarih ve 3 nolu tapuların mera olduklarından bahisle tapuların iptali ile davalının bu taşınmazlara müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Asliye hukuk mahkemesince davanın 75, 77 ve 3 nolu tapular yönünden kabulüne, 72, 73, 74 ve 76 nolu tapular yönünden ise önceden tefrik kararı verilerek dava konusu bu taşınmazlar hakkında kadastro mahkmesine görevsizlik kararı ile davalar intikal ettirildiğinden bu taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 21/09/2004 tarih 2004/3657 E. - 2004/6039 K. sayılı ilamı ile onanmıştır. Davalılar vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, nizalı taşınmazların bulunduğu yerde onama ilamından sonra ancak karar düzeltme talebinden önce kadastro çalışmalarının tamamlanmış olması nedeniyle Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2005/5705 E. - 2005/7738 K. sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargılama sırasında 13.12. 2004 tarihinde yörede arazi kadastrosu yapılmış ve dava konusu taşınmazlardan 72, 74 ve 76 nolu tapuların 126 ada 51 parsel, 73 nolu tapunun 130 ada 3 parsel, 75 nolu tapunun 207 ada 15 parsel, 77 nolu tapunun 207 ada 18 parsel ve 3 nolu tapunun 203 ada 25 parsel sayılı taşınmazlara revizyon görerek davalı olduğundan malik haneleri boş olarak tutanak düzenlenmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince bozma ilamına uyularak, dosya görevsizlik kararı verilerek kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Birleşen dosya davacısı-davalı Kazım ... vekili 07/11/2006 havale tarihli dilekçesiyle; ... köyü, Kepir mevkiinde bulunan 130 ada 3 sayılı parseldeki taşınmazının miktarı yönünden eksiklik olduğunu, bu taşınmazın ... Kadastro Mahkemesinin 1993/183 Esas sayılı dosyasından oradan da 2006/1 Esas sayılı dosya ile birleşen dosyada Hazine ile davalı durumda olduğunu, bu nedenlerden dolayı açılan davanın kabulü ile kadastro mahkemesinin 2006/1 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi ve buna göre karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Kadastro mahkemesince, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 207 ada 15 parsel, 207 ada 18 parsel ve 203 ada 25 parsel sayılı taşınmazların mera niteliğinde sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, 126 ada 51 parsel ve 130
ada 3 parsel sayılı taşınmazların ... mirasçıları ..., ... ve ... ..."ın dosya arasındaki nizalı taşınmazlar ile ilgili olarak miras paylarından feragat beyanları dikkate alınarak bu mirasçılar dışındaki ... mirasçıları adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine, davalılar ... ... mirasçısı ... ile ... ve davalılar ... ..., ... ve ... ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairenin 06.05.2019 tarih, 2016/14518-2019/3158 E.K. sayılı kararıyla davalıların temyiz itirazlarının süre yönünden reddine, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dairenin red- bozma ilamında; ‘‘1- Davalılar ... ... mirasçısı ... ile ...’ın, ... vekilinin ve ...’ün, ... ..."ün temyiz itirazları yönünden;
Mahkeme hükmü davalılar ... ... mirasçıları ... ve ...’a, ... vekiline, ...’e ve ... ..."e sırasıyla 20/06/2016, 16/06/2016, 22/06/2016 ve 24/06/2016 tarihlerinde tebliğ edilmiş, temyiz harcı ise 6100 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra sırasıyla 11/07/2016, 04/07/2016, 22/07/2016 ve 22/07/2016 tarihlerinde yatırılmıştır. Davalılar ve davalılar vekiline mahkemece yapılan tüm tebligatın aynı usulle yapıldığı davalının bu tebligattan sonra dava dilekçesine cevap verdiği gibi yargılama sırasında duruşmalara da katıldığı anlaşılmakla, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 tarih ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz istemlerinin reddi gerekmiştir.
2- Davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi 126 ada 51 parsel ve 130 ada 3 parsel sayılı taşınmazların 1270008 pay itibariyle gerçek kişi adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Ancak gerçek kişiler adına tescile karar verilen payların toplamının 1270080 olduğu pay toplamının paydaya eşit olmadığı anlaşıldığından bu hâli ile hükmün infazı kâbil olmayıp infaza elverişli tescil hükmü kurulmamış olması doğru değildir.’’ hususlarına değinilmiştir.
Dairenin red- bozma kararına karşı davalılar ..., ... ... ve ... vekili tarafından Dairenin yerel mahkeme kararının davalılar ...’e 16.06.2016, ...’e 22.06.2016, ... ...’e 24.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve ...’ün 04.07.2016, Melih ve ... ...’ün 22.07.2016 tarihinde temyiz itirazında bulunduğuna dair kabulünün hatalı olduğu, zira yerel mahkeme kararının davalılardan ...’e 17.06.2016, ...’e 20.06.2016 ve ... ...’e 24.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve her üç davalının da 04.07.2016 tarihinde temyiz talebinde bulunduğunu ileri sürerek karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dosya kapsamından, yerel mahkeme kararının davalılardan ...’e 17.06.2016, ...’e 20.06.2016 ve ... ...’e 24.06.2016 tarihinde tebliğ edildiği, ve her üç davalı vekili tarafından 04.07.2016 tarihinde temyiz dilekçesi sunulduğu, davalı ... yönünden temyiz süresinin son gününün Cumartesi gününe denk gelmesi nedeniyle bu davalı yönünden 17.06.2016 pazartesi günü yapılan temyizin süresinde olduğu, yine diğer davalılar ... ve ... ... yönünden de temyizin süresinde olduğu anlaşılmakla davalıların karar düzeltme talebinin kabulüne karar verilerek temyiz incelemesine geçildi.
Mahkemece davacı Hazinenin dava konusu 203 ada 25 sayılı parsel ile 207 ada 15 ve 18 sayılı parsellere yönelik davasının kabulü ile bu parsellerin mera olarak sınırlandırılmasına, dava konusu 126 ada 51 sayılı parsel ve 130 ada 3 sayılı parsele yönelik davasının reddi ile bu parsellerin davalılar adına tesciline karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir. Şöyle ki, mahkemece davalıların tutunduğu ve tespit sırasında uygulanan tapu kayıtları getirtilerek keşifte uygulanmamış, mera araştırması yapılmamış, komşu parsel tutanak ve dayanak belgeleri getirtilerek usulüne uygun orman araştırması yapılmamış, denetime elverişli teknik bilirkişi incelemesi yapılmadan eksik araştırma ile hüküm verilmiştir.
Bu nedenle mahkemece davalıların tutunduğu tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte ilgili yerlerden getirtilmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise bu parsellere ait kadastro tesbit tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler, kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları, itirazlı iseler dava dosyaları ile dava konusu taşınmazlara sınır ya da yakın komşu bulunan taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve tapu kayıtları ile varsa dayanak vergi ve tapu kayıtları getirtilmeli, yine en eski ve tespitten 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı ve fotogrametri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kayıtları, yerel bilirkişi marifetiyle zemine uygulanmalı, tapu kaydı uyduğu takdirde taşınmazın öncesinde orman olup olmadığı da gözönünde bulundurularak 4785 sayılı Kanun hükümleri ve tapu kaydı tartışılmalı, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içeriyor ve sınırda da eylemli orman var ise, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilmeli; taşınmazların kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli, tapu kaydı sabit sınırlı ise miktarı ile geçerli olduğu düşünülmeli ve tapu kaydının kapsamı belirlenmelidir.
Mera araştırması kapsamında dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı Kanunlar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden; 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ise mülkî amirlikten ayrı ayrı sorulup saptanmalı, sözü edilen kanunlar uyarınca bölgede mera tahsisi yapılmış ise, mera tahsis haritası ve eki belgelerin tümü eksiksiz getirtilmeli; bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve bir uzman orman bilirkişisi, tapu fen memuru ve uzman bir ziraatçi bilirkişinin tümü hazır olduğu keşifte, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, fen memuru bilirkişisi eliyle her iki harita çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişi marifetiyle taşınmazlar bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazların fiziksel yapısı, meyil
durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazların toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına yazılmalı, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınıp alınmadığı dikkate alınarak tutanakların içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları, tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; özellikle fen memuru bilirkişisinden dava konusu her parsel yönünden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazların niteliğini belirtmeye elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, dayanılan tapu kaydı kapsamında da kalmadığı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, memleket haritaları ile fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orjinal fotokopi örneği ve kadastro paftası ziraat mühendisi, fen elemanı ve orman mühendisi ile birlikte ölçekleri eşitlenip çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle incelenmeli, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün ve fotoğrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı yönünde krokili rapor alınmalı, bu araştırmalar sonucu bilirkişiler tarafından taşınmazlar üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, ziraat bilirkişiden kültür arazisi olup olmadığı yönünden rapor alınmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davalılar yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, dava konusu ... ilçesi, ... mahallesi 126 ada 51 sayılı parsel ve 130 ada 3 parsel sayılı taşınmazların adlarına tescil hükmü kurulan davalıların miras payı toplamı 1270008 pay kabul edildiği halde hüküm ile her bir pay sahibine verilen paylar toplamı 1270080 olup infaz kabiliyeti bulunmayan hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ..., ... ... ve ... vekilinin dava konusu 203 ada 25 sayılı parsel ile 207 ada 15 ve 18 sayılı parsellere yönelik karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 06.05.2019 tarih ve 2016/14518 E. - 2019/3158 K. sayılı kararının kaldırılarak yerel mahkemenin 27.05.2016 tarih ve 2013/45 E. 2016/51 K. sayılı kararının dava konusu tüm parseller yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.