9. Ceza Dairesi Esas No: 2020/5749 Karar No: 2020/163 Karar Tarihi: 01.06.2020
Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/5749 Esas 2020/163 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yakalama kararı çıkartılan sanık, tefecilik suçuyla suçlanmış ve TCK 241/1, 43, 62, 52 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 100 TL adli para cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararına göre, tefecilik suçu topluma karşı işlenen bir suç olduğu için, mağdur kamu olarak kabul edilmeli, suçun amacı kazanç elde etmek olduğundan borç para verilmesiyle gerçekleşir ve suçun unsurları içerisinde meslek haline getirmek yer almaz. Zincirleme olarak tefecilik suçu işleyen sanık hakkında, son suçun işlendiği gün suç tarihi olarak kabul edilmeli, bu nedenle sanığın tüm eylemleri birlikte ele alınarak değerlendirilmelidir. Ancak, Ordu 2 Asliye Ceza Mahkemesi'nin dava birleştirme kararında, sanığın hukuki durumunun takdir edilmesine dikkat edilmemiştir. Mahkeme, sanık hakkında mahkumiyet kararı verildiği için, vekil ücreti verilmemesi Kanuna aykırıdır. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin TCK 53. maddesindeki bazı ibareleri iptal kararının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kanun maddeleri: TCK 241/1, 43, 62, 52, 53.
9. Ceza Dairesi 2020/5749 E. , 2020/163 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Tefecilik Hüküm : TCK 241/1, 43, 62, 52 maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 100 TL adli para cezası
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında; temyize konu bu dosya ile birlikte incelenen Ordu 2 Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2013/382 Esas,2014/234 Karar sayılı dosyası kapsamında sanık hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, davalar arasında CMK"nın 8/1. maddesinde yer aldığı şekilde hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle bu davanın bahsi geçen dava ile birleştirilmesi sonrasında sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Kabule göre de; a)Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olması karşısında, kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan Hazine lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine karar verilmemesi, b) Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı TCK"nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin Kararının değerlendirilmesi lüzumu, Kanuna aykırı, katılan Hazine vekili ile sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.