Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine geçildiği, ancak borçluya gönderilen örnek 10 numaralı ödeme emrinin bila tebliğ iade edildiği, borçlu vekilinin ise 24.08.2010 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve faize itiraz ettiği görülmektedir.
Borçluya, "ödeme emri tebliğ edilemese" bile, alacaklının takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi, onun şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmez. Her ne kadar borçluya ödeme emri tebliğ edilememiş ise de, alacaklı vekili duruşmaya katılıp davanın reddini talep etmiş olup,  bu durumda takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun kabulü gerekir.
 O halde mahkemece, borçlunun itirazlarının esası incelenerek oluşacak sonuca göre  karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun  temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 19/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.