19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4208 Karar No: 2016/9722 Karar Tarihi: 30.05.2016
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/4208 Esas 2016/9722 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı ve davacı arasında bir Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi kapsamında davalı adına Kredili Mevduat Hesabı açıldığı ve borçların ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiği ve takibin durdurulduğu iddiasıyla açılan itirazın iptali davası sonucunda, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, temyiz sonrası yapılan yargılamada, davalının talebine aykırı olarak açılan hesap nedeniyle davalının bilgisi dışında borçlandırıldığı ve davanın bu nedenle reddine karar verildiği belirtilmiştir. Tüketici kredisinin, yeni açılan kredi hesabı ile kapatılıp kapatılmadığı da belirlenememiştir. Bu nedenlerle, hüküm BOZULMUŞTUR. HUMK.nun 381/2 (HMK m.298/2) maddesi gereğince bir hüküm kurulması istenmiştir. Kararda geçen kanun maddesi HUMK.nun 381/2 (HMK m.298/2) maddesidir. Bu maddeye göre, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması halinde kararın bozulması gerekir.
19. Hukuk Dairesi 2016/4208 E. , 2016/9722 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi akdedilerek davalı adına 7321011479019270 numaralı kredili mevduat hesabı tahsis edildiğini, bu hesabın kullanımından doğan borçların süresi içinde ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı bankadan 6-7 yıl önce 15.000 TL Tüketici Kredisi kullandığını, tüm taksitlerini ödeyerek banka ile borç alacak ilişkisini sona erdirdiğini, kullandığı kredinin taksitlerinin yatırılması için 7321011479019270 numaralı hesabın açıldığını, bu hesaba ayrıca kredi tahsis edildiğini bilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş olup Dairemizin 04.03.2015 tarihli kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan 2014/16882 E. - 2015/2973 K. sayılı bozma ilamında " Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda "davanın reddine" denildiği halde, gerekçeli kararda "davanın reddine, davacı tarafça ...2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/10264 sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline" denilmiştir. Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HUMK.nun 381/2. (HMK m.298/2) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir." denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası olarak düzenlenen Bireysel Müşteri Bilgi Formunda davalının Kredili Mevduat Hesabı açılmasını istemediği halde talebine aykırı olarak hesap açıldığı ve bilgisi dışında borçlandırıldığı, ödemelerin yapılmaması nedeniyle de 11 ay beklendikten sonra hesabın kat edilmesinde davacı bankanın iyi niyetinden söz edilemeyeceği kaldı ki davacı bankanın müşterisi olan davalının taleplerine uymakla yükümlü olduğu, talebi dışında Kredili Mevduat hesabı açılmasının ve sonrasında işbu davanın açılmasının iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir Davalı tarafın davacı bankadan tüketici kredisi kullandığı anlaşılmaktadır. Davacı banka, davalı tarafından kullanılan tüketici kredisini davalı adına açılan kredili mevduat hesabından çekilen krediler ile ödediğini ileri sürmüştür. Bu durumda öncelikle davalı tarafından kullanılan tüketici kredisinin, yeni açılan kredili mevduat hesabından kullanılan kredi ile kapatılıp kapatılmadığının belirlenmesi gerekir. Tüketici kredisinin yeni açılan kredi ile kapandığının tespiti halinde taraflar arasında kredili mevduat sözleşmesi imzalanmış ise bu sözleşmede belirlenen faiz oranlarının, sözleşme imzalanmamış ise banka alacağının aynı tür kredilere uygulanan faiz oranı uygulanarak alacağın tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.