1. Hukuk Dairesi 2015/16114 E. , 2018/12875 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hukuki ........., hata (yanılma) ve hile (aldatma) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 1899 parsel sayılı taşınmazı davalı ...’a satmak isterken yaşlı ve unutkan oluşundan faydalanılması sonucu davalı ...’e devrettiğini öğrendiğini, davalı ...’in de bu taşınmazı, davalı ...’un eniştesi olan davalı ...’a sattığını, davalılardan ...’un akrabası olması nedeniyle ferağdan sonra satış bedelinin ödenmesi konusundaki beyana güvendiğini, ancak ferağdan sonra taşınmaz bedelinin ödenmeyip davalı ...’un bono tanzim ederek verdiğini, bonoya dayalı icra takibi yaptığını, 71 yaşında olup yaptıklarını sonradan hatırlayamayacak kadar hasta olduğunu, durumundan faydalanan davalıların çekişme konusu 1899 parsel sayılı taşınmazı ve başkaca iki taşınmazını da hile ile bedelsiz şekilde aldıklarını ileri sürerek çekişme konusu 1899 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş; davacının yargılamanın seyri sırasında ölmesi üzerine mirasçıları yargılamaya katılmışlar, davacı vekili aşamalardaki beyanında, şahısta yanılma ve aldatma nedeniyle işlemin geçersiz olduğunu, zira davacının taşınmazını davalı ...’a satmak istemesine rağmen davalı ...’e satıldığını, ...’e satış yapıldığını bilse idi işlemin gerçekleşmeyeceğini, satış bedelinin ödenmediğini, ilk ve sonraki temlikin geçersiz olduğunu beyan etmiştir.
Davalı ..., davanın kayıt malikine karşı açılması gerektiğini belirterek husumet itirazında bulunmuş, emlak alım satım işleriyle uğraştığını, davacının da akrabası olduğunu, taşınmazın davalı ...’e satışı hususunda aracı olduğunu, alıcı ...’in, satış bedelini ödemekte gecikmesi üzerine ticari itibarının zedelenmemesi için davalı ...’e kefil olup davacıya senet verdiğini, davalı ... ile akrabalığı olmadığını; davalı ... aşamalardaki beyanında, taşınmazı emlakçılık yapan davalı ...’tan 40.000-Tl bedelle satın aldığını, taşınmazı satın aldıktan 5-6 ay sonra tanımadığı şahsa sattığını; davalı ... , davalı ...’un eniştesi olmadığını, onu tanımadığını, soyadı benzerliği olduğunu, davacı ile diğer davalılar arasında geçen olaylarla ilgili bilgisi olmayıp, çekişme konusu taşınmazı 02/05/2008 tarihinde dava dışı vekili ...... Kesicioğlu eliyle davalı ...’den satın aldığını ve satış bedelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1899 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı adına kayıtlı iken 08/01/2008 tarihinde bizzat satış yolu ile davalı ...’e temlik ettiği, davalı ...’in de 02/05/2008 tarihli satış işlemiyle davalı ...’a temlik ettiği, son işleme davalı ...’in dava dışı vekili ...... Kesicioğlu’nun katıldığı, 1937 doğumlu olan davacının ... Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 30/04/2014 tarihli raporuna göre, 08/01/2008 işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun belirlendiği, davacının yargılamanın seyri sırasında ölümü üzerine mirasçılarının yargılamaya katıldıkları anlaşılmaktadır.
......... iddiası bakımından ... Kurumu 4. İhtisas Kurulundan alınan rapor uyarınca davacının işlem tarihinde hukuki ehliyeti haiz olduğunun belirlenmesi karşısında davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddine.
Ancak davacının hile (aldatma) ve hata (yanılma) iddiası yönünden mahkemece bir inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir.
Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazın davalı ...’a temlik edildiği zannıyla davalı ...’e temliki ve bedelinin bilahare kendisine ödeneceğine ilişkin beyanların hile ya da hata olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği, resmi senet ve diğer deliller karşısında davanın bir yıllık hak düşürücü süre içersinde açılıp açılmadığı, bu arada çekişmeli taşınmazın temlik değeri ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunup bulunmadığı, hile ve hata iddiasının her türlü delille de kanıtlanabileceği hususları değerlendirilmelidir.
Hal böyle olunca; hata(yanılma), hile(aldatma) iddiası yönünden inceleme yapılarak ilk temlikten sonra temellük eden yönünden olayı bilen ya da bilmesi gereken konumunda olup olmadığı, diğer bir deyişle TMK’nun 2. maddesi anlamında iyiniyetli sayılıp sayılmayacağı ve bunun sonucu olarak TMK’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı saptanmalı ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yetinilerek yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi isabetli değildir.
Davacı tarafın yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.